sahilin kenarını nasıl severim,

o sıcak ve sevgi dolu bir akşamı hatırlatan esintiyi.


denize yakın olmak birçok şeydir ve her zamandan öncelikle vazgeçilir.


yaşadığım yer denizden kilometrelerce uzak,

bir ev boğuntusundan kaçıp maviye sığınmadan yaşamaya alıştım.


böyle, böyle

her sevdiğim şeyden uzak uyana uyana,

huyu suyu evlerden uzak bir kadına dönüştüm.


benim elimden denize gitmeyi aldılar,

benim elimden o kumsalın sıcaklığını.


sadece soğuk bir havada da değil,

bir kumsala gidebileceğini bilmek bile sıcacıktır.


benim elimden yaşama tutunduğum ne varsa,

düşmanmışım gibi çekip aldılar.


şimdi eski bir resimde kimin neyi olduğu belli olmayan bir sepya rengi kadınım.

benim için yukarıdakinin yazdığı ömür dikiş tutmuyor artık.


eski bir resime sığınıp

eski bir resime sığınıp-

şu elimi biraz ısıtsam.

genzimi bir yakamozun özlemi sarıyor.


hayatımın geniş yoksulluğu,

kıyıya ulaşmaya nesil boyu uzağım.


gözlerimi kısıp bir boşluğa bakıyorum,

mavisi yok, yeşili yok.

uçsuz bucaksız tatsız bir gri-


belki üstüme bir tane fidan,

karşımda denizin kokusu.

belki sadece bu dünyaya ait değil.