Daha dün, zar zor emeklediğim hanemden,

Boynu bükük sevdalı bir söğüt olarak ayrılıyorum.

Emeğim, döktüğüm terler beni mahkum etti,

Katline sağır olmuşların toplandığı,

Şu namert meydanda hakkımı savunmaya!

Kızılcıklar dallarında pek yosma duruyor.

Bu ne dehşeti güzellik barındıran bir intihar!

Ne de suskun ömrümü paydaş ettiğim sokaklar,

Üstelik hiç yaşamamışım da sanki,

Öyle hazin bir tensellikte kıvranıyor caddenin cismi.

Sokaklar, anılarım inkâr ededursun beni,

Kendini bir mevsime feda eden kızılcıklar,

Şimdi bir Fraklı ecnebinin

Yoksul milyonlara kefen olarak giydireceği,

Uzun ve şen masasının mahrem yerlerini kapatan

Beyaz masa örtüsünün üzerinde,

Gözleri oyulmuş kristal bardaklar içinde,

Genç Latin bir kızın sunağı olmuştur.

Bir söğüt ağcının kanıyla beslenir.

Tıpkı yıllarca,

Doğu'nun, Batı'nın, Kuzey'in, Güney'in,

Kanıyla beslendiği gibi.

Söyle! Nerede çatışmalı çelik bileklerle?

Katlimi vacip kılan hocayı da ben astım!

Ben ortaya çıkardım elinde Kuran'la gezenin,

Gece koynunda İncil büyüttüğünü.

Keramet Frak'ta mıydı, cübbede mi, hacda mı?

İçilen kanıysa,

Emekçi kanıysa halkın

Damarlarına serumla basılıyorsa Brent petrol,

Keramet Cübbede de olsa yahut Frakta Haçta,

Şayet zembille gökten inip konsa göğüslerine,

Bu sefer, benim savaşım kerametle olacak.

Güneş, pala bıyığını burkuyor ufuktan,

Yeni dünyayı işleyen biz temiz balçıklara.

Tanrı'nın en güzel yanı üflenmiş talihli balçıklara,

Güneş ışığını sunuyor, barlara,

Savanlara, avını bekleyen yusufçuğa

Yoksul sömüren devletlerin darphane tapınaklarına.

Ve aynı güneş ışığını esirgiyor sanayide,

Sokakta, handa, çayırda kalan,

Ömrünü pusuya atan dövüşken insanlara.

Tulumunun içine kefen giyen,

Ay sonu trenine yetişmeye çalışan insanlara.

Daha dün, boynu bükük sevdalı bir söğüt olarak

Ayrıldığım o menekşe kokulu evime,

Şimdi bilekleri kesik bir meczup olarak dönüyorum.

Göğsümde girdiğim vardiyalardan kalma madalyalar,

Televizyonumda beni alkışlayan,

Fraklı, cübbeli, haclı adamlar.

Camımda çöp karıştıran çocuklar...

Bizden olmaz,

Çünkü biz farklı tüh'ya-ların insanlarıyız...