küçük kızım,

senin o veda sandığın anlarda

ayaklarına beton dökmüşler

gidememişsin.

hele de hava biraz serinlemişse ankara'da

şehrin ışıkları izin vermiş, aşkına sahip çıkmışsın.


korkak kızım, 

senin o yalnız başına attığın her adımda

göz pınarlarında damlalar birikmiş

ağlayamamışsın.

hele de bulmuşsan kendini tek bir adamda

kalbinin kırıldığı her köşeden iyileşmişsin.


güzel kızım,

senin o kulağına fısıldanan sözcüklerin her anlamında

içindeki aşkın daha da alevlenmiş

söndürememişsin.

hele de sarhoş olmuşsan kendi bıraktığın o boyunda

gün geçtikçe bu aşkla kendini daha da kaybetmişsin...