Arka bahçemiz; kayısı ağacı, birkaç kök taze soğan ve yağ tenekelerindeki çiçeklerimizle birlikte, kedilere de yuvalık vazifesini yerine getiriyordu. Neredeyse her bahar, bir köşeye yığdığımız odunların arasında, türlü çeşitli renklerdeki yavru kedilerin minik başları bir görünüp bir kayboluyordu. Önce bizleri görünce korkup kaçan ve onları her tür beladan koruyacağını sandıkları çuvalların altına gizlenen yavrular zamanla, elimizden peynir yedikçe bizlere alışıyorlardı. Sonra her biri büyüyor, mahallenin çöp tenekelerini mesken eyleyip yaşayıp gidiyorlardı.


İşte yine bir bahar ayında, çuvallar ardına gizlenen yavrulardan biri dikkatimizi çekmişti. Renkleri canlı, yüzü sevimli ve ama kör bir kediydi bu. Kardeşleri bizi görünce kaçıyor ama o, odunları bulup altına gizlenene kadar bir sürü yere çarpıyordu. Çocuktuk o zamanlar, "Bu kedi böyle yaşamaz." derdik. Fakat o kedi büyüdü ve bahçemizin yakınlarından da pek ayrılmadı. Sürekli olarak, bir şeyleri koklamak ister gibi başını sağa sola sallayıp duruyor ve öylece yolunu buluyor, ağır adımlarla geziniyordu bahçede. Yemesi için mesela bir şeyler attığımızda bulması zaman alıyordu. Fakat galiba, bunun farkında olanlar sadece bizlerdik. Diğer kediler için o, kendileri gibiydi ve bir fark yoktu aralarında. Nitekim bir gün onu, erkek kedilerle çiftleşirken görmüştüm. Erkek kediler, onun kör olmasıyla ilgilenmiyor, hatta çiftleşmek için birbirleriyle kavga ediyorlardı.


O günden bir vakit sonra, kör kedimiz doğurdu yavrularını. Bu sefer yine biz "Yavrularını büyütebilecek mi acaba?" diye kaygılanmaya başlamıştık. Ancak o, başını sallaya sallaya gezinip yolunu bularak, çöp tenekelerini arşınlayarak, altı yavrusunu da büyütmeyi başardı. Öylesine güzeldi ki kör bir kedinin yavrularını emzirmesi ve her birini ağzında gezdirmesi...


Tıpkı erkek kedilerde olduğu gibi, yavrular da annelerinin kör olması ile ilgilenmediler. Fırsatını buldukça emdiler ve her korktuklarında, onun bacakları arasına sindiler... Efendim, kör kedimiz birkaç defa daha böyle çiftleşip yavrularını büyüttü. Birkaç yıl sonra onu göremedik. Nereye gittiğini, ne olduğunu bilmiyorum. Ondan öğrendiğim ise, nasıl olduğunun yahut göründüğünün doğadaki karşılığı idi. Sadece çevresindekiler değil, bizzat kendisi de kör olması ile ilgili değildi. Ne görebilmek için bir çaba sarf etti ne de diğer kedilere benzemeye çalıştı. Bütün diğer kediler gibi o da bir kedi olarak doğdu ve öldü.


Şimdi bazen arkadaşlarıma, öğrencilerime bakıyorum. Güzel ve yakışıklı olmak için nasıl da bitmez bir çaba içindeler. Beğenilmek için öylesine uğraşıyorlar ki... Üzülüyorum; gerçekten üzülüyorum.


Geçenlerde bir yazı okumuştum. Şöyle diyordu yazar: "Osmanlı döneminde, on sekiz yaşında bakire birini bulmak neredeyse olanaksızdır." Bir an yanlış gibi geliyor ama o dönemdeki evlilik yaşını düşününce doğru olduğu anlaşılıyor söylenenin. Kuşkusuz, dönemin bu uygulaması birçok bakımdan eleştirilebilir ancak hiç olmazsa sanki şöyle bir doğruluğu var gibi; insanlar bir şekilde, cinselliklerini yaşayabiliyorlardı...


Ve bugüne bakıyorum; "güzellik" dediğimiz, televizyon dizileri ile müzik klipleri ile ve benzer bin bir çeşit yol ile öylesine göklere çıkarıldı ki bir türlü yeryüzüne inmiyor... Bazı öğrencilerime, arkadaşlarıma bakıyordum ya hani; bazılarının, belki de hiç sevilmeyecekleri o kadar belli ki... "Ergenlikte olur böyle şeyler." diyemiyorum maalesef. Evet, benim de aynaya bakıp "Şu tipe bak..." dediğim çok olmuştur. Ancak şimdi, müzmin bir ergenlik var insanlarda. Kırkında bile güzel ya da yakışıklı olma çabasında olmalısın. Kırkında bile aynalarla hesaplaşma içinde olmalısın...


Belki bazıları, "Kültürünü geliştiren, eğitim gören, iyi bir kariyer yapan bir insan her zaman sevilecektir." diyecek. İşte tam da bunu anlatıyorum ya; bir gün sevilebilmek için neden eğitimli olmak zorunda kalayım? Cinselliğimi yaşamak için kültürlü olmam şart mı? Mesela çirkin bir marangozsam ölmeli miyim? Çocuklarım olması için yüksek bir maaş almam neden zorunlu?


Kör kedi eğitimli, kültürlü, iyi kazancı olan, kariyer planları olan bir kedi değildi. Doğdu, büyüdü, sevişti, çoluk çocuğa karıştı ve öldü. Bu işte, bugün nasıl da ulaşılmaz kılındı.



10 Temmuz 2021

Gültepe