gitmek istediğim bi bar vardı

bir bira içip kalkacaktım

pazartesileri kapalıymış

bir de şehir vardı

ismini yüzüne -çok yakından- söyleyip çıkacaktım

dün gece bana kapıları kapandı


belki açılır diye

kapısında yatarım yatmasına da

o bildiğin arsız kedi değilim ki artık


hem ıslağım

hem kirliyim

hem siyahım

üstelik tatlı bile değilim,

yaşlıyım artık.


yine de çaresiz yatacağım kapısında

büyük korkularla


korkuların kaybettirdikleri olmalıydı bu şiirin adı

korkmayın nasihati vermeyen

korkuyu anlayan

kansermiş gibi

'vah yazık' dedirten


kadere inansam, ya da risk almaya

ya da sadece daha çok mu sevsem kendimi?

evet kesinlikle daha çok sevsem kendimi

ama sevmek istemiyorum ki kendimi

kaybetme riskini göze aldırıp da

kaybetmenin sonuçlarını daha katlanılır kılması olacaksa tüm getirisi.

söylüyorum işte,

arsız kedin değilim ki artık.


eminim daha güzel mısralar da yazılmıştır sana

daha güzel kadınlardan

kokulu fularlar

minicik iç çamaşırları ve

öpücüklü aşk mektupları yollayan


eğer haklılıkla kızabileceksem bir şeye:

neden yaptın bunu?

büyük umutlar bıraktın bana

ertesi gün pişman olduğun

bi diğer gün daha fazlasını verdiğin.


ama biliyorum tüm cevapları.

"her şeyi anlıyorum ve bu beni öldürecek"

arttırıyorum bu kibri

"her şeyi anlıyorum ama büyük umutlarla yine de bir mucize olcağına inanıyorum ve bu beni öldürecek"

allaha da tam olarak böyle inanıyorum zaten

bir kere gerçekleşse bu mucize

bir kere "haklıydım işte" desem

bir kere düşmesem

o gördüğüm halde

etrafında seke seke dolaştığım

yalandan düşmemeye çalışarak

daha fazla çekildiğim

çukura

ya da bir kere kabul olsa yalvar yakar ettiğim sevilme duam

boşuna olmasa tüm benliğim

inancım

işte o zaman desem ki "haklıydım, gördünüz mü! çaak!"