Kaşlarının saçlarınla örtülüşünü izliyordum o akşam,

Her zaman olduğu gibi.

Her defasında da batmıyordu ama namussuz.

Sıyrılıveriyordu rüzgârın sükûnetinden.

O yüzdendir defalarca güneş dediğim.

Güneş dediğin ellerinin parmak uçları,

Tırnakların da müdahil.

Güneş dediğim vurdu mu ayak izlerine,

Bir öğlen sıcağı…

Huzursuzluğumu çektim üzerime ve zeytin ağaçlarından tütünler icat ettim.

Bir çocuğun azarlanma cehennemi var üzerimde.

Bir sokağın işlediği ölümler var kelimelerimde.

Kaşlarının batırılışını izliyordum o akşam,

Her zaman olduğu gibi.

Bir tanrı kandırabilirdi kulunu,

Bir cezaevi kandırabilirdi bahçesiyle mahkûmu.

Tesirin, asla.

 

Her gövdem başka bir mevsim.

Gözlerim, sen görünmezliği tanıdığından beri tanınmazlığı benimsemiş.

İkmalime dâhil mi evimin çatısı da?

Uzak köyler ürettim ayak izlerinle, lahit.

Hiç gitmediğim ülkeleri tanıttım göğe,

Sanki hiç bilmiyormuş gibi.

Bir bilinmezliğe daha şahit olduk ikimiz.

Göğümün tüm gözleri senin dokunuşlarına çevrili.

Evet, işte tam da izlediğim o akşam, hani kaşlarını.

Dünya üzerindeki tüm kelimelerin anlamlarını değiştirmekle uğraşıyordum.

Ne yaptıysam, ne ettiysem kendi çapımda.

En sonunda yaşattığım tüm mevsimlerle yokuşlandım sana.

Seni görsem saltanatımı olduğum yere kuracaktım,

Seni görsem kelime yetersizliğimle sözlükler bastıracaktım.

Seni görsem belki de keşke görmeseydim diyecektim.

Bayağı oldu,

Pek çaresiz kaldım pişmanlıklarıma.

Kaşlarının saçlarınla örtülüşünü izliyordum o akşam,

Her zaman olduğu gibi.

Bana ellerini uzatmadığın müddetçe elveda diyemezsin,

Fakat vedaya oldukça alışkınım.

Toprağımda seni büyütüyorum gül diye.

Atmosferimin her uzvuna seni çiziyorum, gülsün diye.

Gökte de yeryüzündeki gibi çöplük varsa, etse,

Bastığın her asfalta güller ekiyorum, güle hafiften gül diye.

Tırnaklarımın her biri sana ait bazilika oluveriyorken,

Devlet memurları şimdilerde kentlerinden menfiyen.

Her birimize menfa oluyor uzaklar, vedaların adımlarıyken,

Tanrı köprüler oluşturuyor ormanların içine,

Gideceğin tek yer ormanlıktır böylelikle,

Kentler sana kızgınken.