hangi inkarın parmağı dokundu senin derine, 

sinsi bir susmak gelip öyle kaldı,durdu.

hangi karabasan kaç kere yokladı, 

seni uykularında, 

seni en savunmasız anında.


birdenbire bir öfke parladı, patladı, lavını dönülmez yerlere akıttı.

sarıldı başımdan ayak ucuma gri bir yoksunluk,

duman duman yayılan incecik,

hangi dert kaldı, söyle, kapısına bir kez olsun vurmadığın?

hangi ölüm şarkısı, bu sürekli söyleyip kendi etrafında durduğun.

yüzün, böyle karıştı yer yer, asıldı , hiçbir güzelliği kalmadı.

tenin bile hantallaştı , bileklerin çürüdü, yaralandı.


bir şey dileme , artık bir şey dileme! 

o siyah noktada dur, 

ne söylersen söyle, bir savaş artığıdır artık.


gideceksin ya eninde sonunda , susma 

çağır, bütün günahlarının ortaklarını cehennemine.

taş mı çıktı karşına , çıksın, 

bir kör kuyu mu düşürecek seni, düşürsün.

dalga kıyıya nasıl vurur bulamazsa yerini ve yeniden yoklar, yeniden , yeniden.


en nihayetinde o yaşam denen şeyde tek başına kalana kadar,

asıl intikam varsa değerlidir kin,

bir kez olsun kuralları unutma.

söyleyeceğin ne varsa bir savaş çağrısıdır artık.

düştüğün zemin öyle açık seçik ki bir dirilişten başkası seni kurtaramaz artık.