Köpekler bile geceyi bırakırken buğuyla

Uzanılması gereken bir yerden gelen bu sese karşı

Allah’ın da rahmi yok ekber

Müezzin haklı derken

Rastlantı sayılır belki ama bir bildiğim vardı


İçinden adımı kov

Çağır diyemem bırak beni

Alnım ol güneşe karşı geri adımlarla

Korku en fazla erir, korku en çok ecel

Sürüde illaki yırtıcıdan daha yavaş bir av bulunur

Sıramız geçer ki geçsin 

Kaçan avın da bir anlamı olmalı zamanında

Beklemek sınırsız bir yurt

Ve hatta ve illa ve çardak


Yaşamak dünyayı onarmaktır

Yol alırken bir eskiciden

Bu sözle alıştırmıştı beni gediğime

İkinci el İngilizce kitabının yanında

Yol parasına karşılık bir roman

Ve Avcılar’a kadar kaçak bir yolcuydum

O zaman ilk cümleyi ben kurdum sana karşı

Manu militari, Para bellum!


İşte doğdun şirktir bu

İşte yokuş ve sol kolun

Sıkıp havaya kaldırma riskini

Ters kelepçe ve taklalarla ödüyorum

Kızıl gözleriyle kendini ele veren

Bir yabozun sorduğu şu

Şimdilik görmemiş gibi yapsan

Paçamdaki kangren

Ve kanatlarımdaki dağlanmış yaban

Sırf yuvamda eğreti durdum diye mi?

Kaçsam derken yediğim fren

Elinden alındı


Bir yeminle aydınlanıyor derin

Şafağı rehin alanlar 

Güneşin batmasına da izin vermeyecek 

Köşeli sustun az önce

Şu bir gerçek

Susarken bile bir tarafla yıkanıyoruz

Alnına hak değdi, alnına su

Alnına kesin bir sessizlik

Alnına kesik bir lale bir yemin

Bu dünyanın son çocukları olarak

Kör bir bıçakla vaftiz edildik


Kötü bahanelerle sığınıyorum sana

Mesela bir yere geç kalıyorum beklesinler

Sigaralar uç uca

Soğukla kamburlaşan parmaklarıma mesela

Yatağımın yanına biriken çöp

Kök salmanın bir çeşit reveransı

Tavana selamla tırnağımdaki ipi sök diyorum

Diyorum ben ki yağ kuyruğunda bir urgandım

Bir alay bozan bağırıyor

Sıranın sonunda düş var

Kötü bahanelerle sığınıyorum sana Kübra

Eskiden şükre küffardım


Bi’ şey diyeceğim

Sonra yıldırım rengi

Bi’ şey diyeceğim

Sonra buz, sonra kehribar

Sonra bi’ bakmışsın dudak kıvrımı

Bi’ şey diyeceğim ve sonra

Ben buralı değilim

Bi’ şey diyeceğim dedikten sonra dediğin ne varsa

İtirafımdır, dinlemedim


Son bir perde kaldı aramızda

Peygamber bayılmış ben de korktum

Tarife intikamla yaklaşırken

Gözlerindeki desenleri izliyordum

Ebru ve su ve sustuğum tüm anlar

İstiyorum ki babam beni sevmesin artık

Yeniden doğma

Karanlığı ver geri ben oydum

Bana boğma rakıyla yaklaşan Ermeni

Tiksinerek aldığın o ilk yudumda

Kemiklerimi toprakla inceltsin


Biraz daha yaşamak istiyorum ilk defa

Bir vakitte daha isminin kaç kez geçtiğini

Baştan sayabilmek için