Yazmaktan bıktım. Kendimi kendime anlatmaktan, anlattığımı anlamamaktan bıktım. Yönümü nereye dönsem kendime çarpıyorum ve cezam, iç huzursuzluğum. Başucumda küflü bir ekmek torbası. Belki de ekmeğin üzerindekiler gözlerimin küfü. Acı, saç tellerime kadar acı çekiyorum. Yaşamıma son vermek miydi intihar yoksa gün gün, feryat figan içinde saç tellerimi yolmak mıydı? Ben hangi iç huzursuzluğun cezasıydım? Yağmurun bile izi kalır çimenlerde ama benim yaşamımda ne bir damla ne de bir yeşillik var. Gitsem ne fayda? Kalsam kendi karanlığıma sürükleyen bir kuyu. İki dünyayı da tutmayacak benim yüzüm. Tek tek taşlandım tüm kapıların önünde. Sonsuzluğa açılan bir kapıda birleştirdim bütün hücrelerimi. Yazmaktan bıktım! Ne kaldı ki yazacak? Küflenmiş bir dünya işte.