Her şeyini aynı masada kaybetmiş bir kumarbazın nefreti ve kederi var içimde. Zaman zaman kazanan olsam da en şanlı zaferim bile kendi içimde dramatize edilmiş bir bozguna dönüyor. Sıra bana her geldiğinde, hileli zarları öpüp fırlatıyorum, o dünyevi zevkler ile kuşatılmış gösterişli masaya, kaybedeceğimi bile bile, kaybedeceğimi bildiğim oyunda.

Varoluşumun artık bir nedeni yok ve artık hiç bilemeyeceğim, hangi kaderimin cilvesi bu, beni bana bile bırakmadan beni kimsesiz bırakan. 

Sanki yaşayacağım bütün farklı günleri kaybetmişim. Ayıldığım sabahlar da bayıldığım geceler de, hepsi aynı. Gözüme çarpan ve kendisini bana izleten yıldızlar da, beni ıslatan yağmur damlalarının kamçı gibi vurduğu yaralarım da hep aynı artık. Üzerimde daha önce kimseye bahsedemediğim, öğrenilmiş çaresizliğin yorgunluğu ve huzursuzluğu var.

Yine de şu anlamsız olan hayatıma, anlamsızca anlam katmaya çalışıyorum ve günahlarımın kefaretini yaşayarak ödüyorum...