Uyanmak ve sabah oluşlar,

Yanmaz bir evin kapısında dinleniyor

Koyuyor gövdesini bahardan kalmaya

Dikenin raksı cam ezerken kesmeğe

Bahçesinde adı çıkmış güller demleniyor.


Çocuklardan öğrendim, sarısına lanet etmişler perçinlerin

Teller tutup çaputlar bağlamışlar

Bir kuş kanadından bir evlat kanına uzanan bıçak

Bir tutup bir tutmazmış sözünü

Alıp düşürsem desem uçurumumdan

Yüzümden anlamaz, yummazmış gözünü


Sabah oluşlar geldi kıyıma kadar

Yaşlı bir kadın araladı dünyanın kapısını

Bir ekmek uzattı

Urlandı beynim gözlerime kadar

Dedim dünyanın bir köşesinden

Dedim dünyanın bu köşesine

Beni bir taşlığa vurup kırsınlar

Sevgiler alayım huzuruna ıssızlanayım

Deryalar alayım koynuma tuz buz olayım.


Büyüdüm bir gecede avucumu sıkmadan

Çocukluğum büyüdü çağın gürültüsüyle

Bir sevgili kucağına teslim yaşamı

Ateşlerin yaladığı gövdeme tutturdum

Sevdim askılarına asılır gibi

Tutuşan gözlerinin sırasını savdım

Aynalarından gitmez bir tebessümü vaat,

Durup koynunda tanrıya itaat saydım.


Büyüdüm ve izledi inişimi yokuşlardan

Göğün en bildiğim yüzüydü sabah oluşlar.


Uyandım, uykusunda sevgilinin

Tanıştım kendimle.