Kırılır tadı bulantının. Gece ve ay oradadır, suçsuzdur.


Kurtarıcı aranmaz bir havadır.


Kocaman bir şimdidir hapsolduğu. Yabancı dünle, etkisiz anla ve meraksız yarınla doludur.


Kurtulmaya koşu bulunmaz. Onun için.


İlk ve son yan yanadır. Aralarında hiçbir şey barınmaz. Yaşam belirgindir ve hiçbir yerdedir.


Geceleri çok iyi tanır. Dağılır, dökülür. Parlakta kasılır, kasılır, kendine siner.


Kıvrılan bir şeydir beden ve akıl. Kendine kıvrılır. Gece ve ay oradadır. Arar, bulur, dener bir şeklini bulunmanın. Böyle olunca.

Tırtıl halini hatırlamaya gelmiş bir kelebek uçar. Odadan. O gecedir ve gelmiştir. Gerçeği bozar. Gerçeği parça pinçik solur. Büyüsü onursuzdur. Yutkunur ve ensesindeki ölüme konar. Kelebek.


Bir yerde bir kelebek uçtu ya. Patlayan bombadadır aklı. Patlayan bir bombadır bir adım. Bir merdiven. Yukarı ya da aşağı. Bazı merdivenler sonun zorbasıdır. Kapıların tarih emriyle zalime benzetildiği kadar.


Yanılır ve hatırlar. Yanıldıkça ve hatırladıkça. Soluk bir şeye dönüşür. Soluk şeyler gösteren aynalara döner. Yüzü müdür sunduğu bir savaşın izi mi? Bilmem ki der buna, kimse sormadığında. Ağlıyordun ve bu bir kanamaya benziyordu farkında mısın seçer dünkü duvardan. Şaşırmaz hiç.


Kendim dediği zehir zemberek bir şüphedir.


Tenhalara siner, kendiliğindeni arar.

Anlaşılmaya diye çıkar evden

ve bir kayayı anlamış olarak döner.


Sevgiyi tırnaklarıyla taşır.


Gezmez de yontulur sokaklarda kendine. İçi falanca tarafından doldurulur.


Boşlukları seziliyor her şeyin gecesindedir.


Kim bilir. Sürüp giden on altı ay. Yorulmuştur.


Büyü, bilgiye yenilmiştir.


Gerçek düzeltilmiştir.


Bir yalan çok iyi anlaşılmıştır ve biri.


Ses değil, azalan şarkıdır, bir bakmıştır ki.