Yerlerde ayak izleri

Beyaz, düşünceli, umutsuz

Kardan adam yapmış çocuklar

Bağrışıyorlar dünyanın sonuymuş gibi

Evin penceresinde bir çocuk

Dalıyor uzaklara, dalıyor özlemle...

Yaşlı bir adam görüyor önce

Yırtık ayakkabıları ayağında

Yürüyor karda bata çıka

Bu akşam da geçmeyecek o ekmek

O kahrolası boğazda tıkanıp kalacak


Sonra köşede kibrit satan kız

Çevresi kibrit çöpleriyle örülü

Üşümemek için yakıyor kibritleri

Ne ayağında bir ayakkabı

Ne de cebinde biraz parası

Kaybedecek bir şeyi yok

Yaşamla ölüm arasında bir salıncakta

Eli kolu bağlı, epeyce çaresiz...


En son zengin bir kadın geçiyor

Parmağında tek taş bir yüzük

Şık eteğiyle kaldırımları süpürüyor

Arabasını kilitlediğinden emin

İki kolunda dolu kozmetik malzemesi

Şimdi kısalıyor görüntüsü gittikçe

İki katlı bahçeli evine süzülüp kayboldu

Bu kayboluşa sessiz kalınamaz

Ben de daldım bu gölgenin peşinden

İçimde tarifsiz bir korku

Hizmetçiler geldi önce

''Buyurun efendim, kızınız yukarıda.''

Sabırsızca çıkıyor merdivenleri

Belli ikişer basamak atlamasından

Pencerenin önünde bir kız var

Kadının yüreğinden bir cız duyuldu

Ürperdim biraz

Kız tekerlekli sandalyede

Son on yıldır hep tekerlekli sandalyede

Tek işi dışarıyı izlemek

En heyecan verici etkinliği ise

Sandalyeyi hareket ettirdiğinde

Ahşap yer döşemesinden çıkan tıkırtılar


Gitmek istiyorum

Gidip de gökyüzüne savrulmak istiyorum

Çaresizliğin yükü en ağır yük

Kuş olmalı insan

Kuş gibi hafif, özgür, dertsiz...