sözlerimin içinin boş olduğu günlerdeyim

ayağına taş bağlıyorum peşi sıra,

suyun dibine çökmesinin yolunu buldum.

içini dolduramadıklarımızın ayağının altını doldurmak....


içimde büyüyen şeylerin kuma yazıldığı

kuma yazılanları dalgaların alıp götürdüğü dönemdeyim.

deniz kızı olmanın sonsuz dinginliği mi içimdeki

yoksa herkesten uzak

iki bedenin arasına sıkışmış olmanın

hem hepsinden biraz olup

hem de hiçbiri olamamanın verdiği sonsuz ıstırap mı?


dokunmak,

hissetmek,

hissetmeyi hissetmek,

nefes alana duyulan sonsuz özlem...


akşama kadar kendimi kurumaya aldığım o taşın üstünde

ay her tamamlandığında

kuyruğumdan kurtulmaya çalışıyorum

kanıyor kuyruğum

kıpkırmızı oldu

pullarından da eser yok üstelik.


mavi bir bilge, bana bir umut verdi

filanca taşın altında küçük bir tüpün içindeymiş benim ilacım

sonsuz maviliğimin içinde...


sonsuz maviliğim beni kurtaracak olan,

nefes alana yaklaştırıp bana anlam kazandıracak olan

mitlerinizi dinlemek istemiyorum.

ben gerçeği her gün yaşıyorum

mitinizin canı cehenneme.

ben artık var olmak istiyorum

çünkü -bilmezsiniz ama-

bunca mitin arasında

denizkızı olmanın ağırlığı,

mitlerin en ağırı...



*Anlatmak istediklerimi çok üstü kapalı anlattım, çoğunuzun benimle birlikte böyle hissettiğini biliyorum. Ama en ağır olanın var olamama sancısı olduğunu hissettirebildiysem ne mutlu bana.


**Çok uzun bir aradan sonra döndüm size, döneceğim demiştim. Şiirin size hissettirdiklerini ve imgelemlerimi, hepsini beraber aşağıda konuşmaya davet ediyorum. Var olalım hep birlikte.