Külüstür ve öznelerin gözde yolu.

Düşünüldüğünde göz gezdirirsen ise tek.

Öyle kur zihninde, şimdilik

Geçmiş-gelecek çizgisinden kopuk düşle.

Bu kez olsun ödün ver gözünü seveyim.


O geçmiş merdivenli yokuşun

tepesinden yürümekteyim,

nefesim yetmemekte direniyor gibi.


Pencereden gözlersen eğer,

çiseleyen müphemliğin "hey"lerinden

seri şekilde tüymeyi deneyen, 

tedirgin, tecessüs eden bi' kişi;


Beline bile dokunuyor çığlığın sesi,

o denli sertçe.

Omzunun üstlendiği ömür geçirmez,

serseri usulü bir celbe.

Vücudunun eğikliği göze görünür oldu böylece.

Her bir teli su kütlesiyle dolu sevgi,

elindeki tek duygu buydu.


Buğulu, iğrenç gökyüzünü düşle şimdi de. Yüksek, beton menşeili yeşilliğin sık sık,

renksiz çimenlerin hiç olduğu,

o lüzumsuz teknolojili ütopik evreni,

toplumun kol gezdiği, yürüdüğü yerleri

düşle.


Tek endişesi buymuş gibi,

süslü cümlelerle dolu düşünce bulutunu

gürlü şekilde, penceredeki kişiye iletmeye direnmesini görürdünüz.

Kuşkusuz "deneyeceğim sevgilim"i 

hiç deneyimlemeyecekmiş gibi.

onun söylediklerinde, kendi düşüncelerinde

yükseklikten düşerken, gözünün önünden geçen korku dolu dönem,

ruhunun bütün geçmişi o değilmiş gibi


Pencereden, tereddüde bürünmüş o öznenin resmiydi bu.

kelimelerle resmetmenin çırptığı öz güvenle

ne de güzel düşlemişsin beni.


Şimdi tereddütlü özne de yok,

resmi çizen de.

(Tereddütlük sessizce kör olmuş.)

Düşlerin yok oluşu sevgilim,

buna itildik değil mi?