Şu senin mahcubiyetinde ne vardı bilir misin

İki dal sigara içimi tarihi bir yol 

Akşamüstü kadar yorgun  

Kudüs’te zeyin toplar gibi yeni 

Ellerimi kaldırıp bir hey derim kızıl güneşe

Uhreviʼden yankılanır sesim korkarım 

Gölgenin bitimine atarım bedenimi 

Ağlarım ince bir memleket havası gözlerine 

El sürerdin izlerime 

Kardeşe namlu doğrultmuş kadar dolu gözlerinle  

 Sonra tanışırdım Tanrıʼnın mahcubiyetiyle



Ah, kaç çocukluk bayramıdır şimdi senin ellerinde ölmek

Kaç efsanedir Akdenizʼi çıplak ayakla geçmek 

Belki senin şu umudundan çalarız yüzümüze 

Afrika’yı da keşfederiz cebimizde su tabancalarıyla

Yok sayıp etiği öpüşürsek bir de 

Bir an olsun güler bütün çocuklar

Bir an olsun silinir fakirliğe dair tüm tabirler

Yoklayıp cebimizi, alnına sıkarız bir an olsun

Kan içinde tüm zalimler 



13.04.2019 / Ankara