Ne çok can yaktık var olduğumuzdan beri. Önceleri saklandık hep bizden daha güçlülerden. Sonra onlar gitti. Aslında onların gitmesi bizi canileştirdi. Meğer unuttuğumuz şey şuydu: Aynı acıyı yaşamayan anlamıyordu. Her neyse işte onlar gidince büyüdük, geliştik ve birer canavara dönüştük. Kendimizden daha zayıf olan her şeye saldırmaya başladık. Aletler yaptık can yakmak için. Yetmedi tuzaklar kurduk, daha bir can yakıcı nice şeyler. Öyle böyle bu güne kadar geldik. Ve geldiğimiz bu günde kendimize şunu sorar olduk; biz nasıl bu hale geldik? En nihayetinde şuna vardık; biz aslında ezilen her canlının fırsat bulunca dönüştüğü canavara dönüştük. Ve unuttuğumuz bir diğer şey şuydu: Biz, sıradan bir canlı değildik. Diğer canlıların aksine biz içimizdeki içgüdülere yön verebilirdik. Ama ona rağmen bunu yapmadık. Neden yapmadık? Her şeyi akıl eden bu cani varlık neden bunu akıl edemedi? Neden biliyor musun? Çünkü insanda diğer hiçbir canlıda olmayan bir şey var. Kibir. Ve kibir her türlü aptallığın, saçmalığın, gaddarlığın en muhtemel sebebidir. Uyanmamız gerek bu kibir uykusundan. Bu öyle bir şey ki en ölümcül zehirden bile kötü. Ve uyanamazsak en sonunda kendimizi zehirleyeceğiz.
İvo'nun dediği gibi: "Savaşın ortasında askerlerin mandalina toplaması çok saçma olurdu..."