sana yukarılardan bakmak,

bir şehri nasıl olağan ve hafif kılıyorsa;

aynı işlemi duraksamadan sende sürdürüyor.

yanında olmak yerine, farklı açılar buluyor

seni hep aynı yerinden değil,

seni tonla farklı mekandan seviyorum.

uğraşsız bir aşk olacak biraz biliyorum.

detaylar bütünü yenmez,

yenmez çünkü sen detay hatırlamazsın.

ne söylerim? 

ne severim?

ne canımı sıkar?

ne beni derinden sarsar?

ben her şeyi anlatırım,

durmadan soluksuz hem de.

uzun ağaçlı bir yolda,

gölgen fütursuzca düşer sol yakama.

sus der gibi baktığında bile,

hatta bazen sus dediğinde bile

devam ederim anlatmaya.

çünkü biliyorum ben konuşmasam,

bu aşk bir sessizliğe gömülü kalacak.

belediye bir ağaç dikecek üstümüze,

büyüyemeyecek çünkü biz zehirliyiz.

zehirli elmalardan ve kötü cadılardan daha çok.

üvey annelerden ve kilitli kulelerden de çok.

yani bir masalın yanından geçemeyiz, 

belki ırağında bir kahve içeriz.

sana olağan yollardan,

yani alışılagelmiş o boş sokaklardan da ulaşılır mı, bunu tartışırız.