mazideki hayalet kelebek tokayken saçlarına bir yükseğin tepesinden düşüp gelen

saçlarından da savurdu onu elinin rüzgarı, mazinin kirli izi

oysa kanatlarımda açtığın ölümler intihardı sen yaptın diye

ölümüm yakalansa da senden olsa da suçlusu bendim

adının mealini okudum, karanlık yüzüne kaldım

gümüş hayalet bir tokaydım saçından sadece bir günlük ömür daha aldım


bu bodrum katta, kilerde kendi ölüsünün üzerinde gezen bir hamam böceğiyken, ben bir Kafka sen bir Milena'yken

bizler tarihin lanetlenmiş uçlarında kederle uçarken av olmak için son nefeslerimize

metinler, replikler, şairlerden kelimeler, ben biraz senden tebessüm çaldım

üstüme yeşil bir kazak dokudum ve bir çam ağacı gibi yapraksız

ve bir karanfil gibi tabutların üstünde kaldım

kendi fotoğrafımı kendim taşıdım saçlarına

ellerinden savrulan bir rüzgar, bıçak kazıdı teninden beni

hayalet kelebek gümüşe uçtu, bir gün daha yaşasa bir gün daha ölür

yaşamak da ölmek de kardeş ve sırdaş


karanlık yüzünde elimde senden kalan nihilizm, dilimde Ella Fitzgerald'dan bir zenci türküsü

sabahına karanlıktaydım, ritmine sarıldım, teokrasine sarıldım

vasiyetteki mirasa sarıldım, geldim tenine sarıldım, hapistim

ben hapisten hapsin elleriyle gönderdiği mahkumdum, suçluydum

kanattın, kanımı ellerimle gizledim, sen öldürdün beni

ben intihar dedim

sen mi sapladın bıçağı yoksa ben mi bıçak elindeyken sarıldım sana?

bilinçliydim


ben bu elleri bu dünyada sana dokunmadıktan sonra, ben ömrü seninle yıpratıp çürütmedikten sonra, ben ölümü senin elinden yanmadıktan sonra, ben bu paradoksu bir divan edebiyatı mı yapayım sevgilim

bir şair ''sevdanın sevdaya ettiğini etmez et kemiğe'' demişti

bir şair “ne kalacak savrulmuş günlerimizden başka?'' demişti

bir şair bunları okumuş ve bir hayalet toka gibi saçlarında bir çift bir düz yaralarla soluk bulmuştu

oysa masallar böyle mi biterdi?

ben hep bir masal olacağımıza inanmıştım

oysa boynundaki şalla intihar eden bir kelebekten bahsediyor bu hikaye

sen bir dram yarattın, sen bir karanlık yüz yarattın

aydınlığına kekeleyen ben karanlığına mıhlandım

gittin bir günlük ömrümle bir asırlık ölümlere sığındım


aşk, birçok kelime ve bir çok harf ama anlatamam

hoşça kal deme kalamam