Toprağın doğurganlığını gördüm çocuk başımla

Beni hoş gör.

İlk sende gördüm insanın insanı sevmesi gerekliliğini

Sende açıldım karanlığın içinden bir kızıl kıvılcıma

Sende büyüttüm küçüklüğümü

Bilmedin mi?


Aklıma modern sarılmalar geliyor

Tam açılmayan kolların kavuşmazlığıyla

İrkiliyor yineliyorum kendimi

Pişmanlığı tutturamadığım hizalara küsüyor,

İrkiliyor yineliyorum dünyayı en başından.


Bir kağıdın yanmasını düşün

Zamanı ve bitimi anmadan, aklına almadan

Varlığımı var say

Ben sende gördüm olduğumu bir


Aklıma görmezliğin gelir tuttuğum hakikati

Tiksinirim dirseklerimden an gelimidir.

Beni niçin duvardan yere vurmazsın demem

Beni niçin erte edersin,

Bana niçin gülmezsin demem.

Bildin mi?


İşte sana

Arı bir devrimci gibi inanmışlığım var.

Bir duvarı aşmak gibi nefes yürekte

Bir yalçın dağı uzaktan izlemek gibi meftun...

Ben gülün harı iken şimdi

Hani aynı vücudun uzvuyken onunla

İskender bülbül-i şeyda olsa

Bana rakip olur mu ab-ı hayata karşı?

Seslendim yankıları kırmadan,

Duydun mu?


Ben sende bilimi kırdım, tarihi bozdum.

Doğruyu yanlışa sürmeden bir kere

Düzenin deliklerinde su arıttım.

Ben işte, ben sadece

Çıplak dünyayı örttüm birikmiş sevgimle

Azımsama, anla.


Sende yok saydım yıl diye koyulmuş rakam dizilerini

Sende koydum fizik yasalarına fikrimce teamülleri

Yokuşu yokuş eden tabanları öptüm ben

Düşkünlüğü trend ettim modernitenin kucağında

Uzunca söylenen gürültülü şarkıları susturdum

Duymadığını söylenmemiş saydım

Sevdin mi?


Ancak ben böyle,

Başı atmosferde gamlanan bir balık gibi güçlü iken

Tüm bu ahvalime aşk diyorlar,

Ya şimdi...


Ben sende birçok bilimsel tasniften muhtelif,

Birçok muhtevadan hariç

Vahdet-i vücudu görmüşüm.

Zamanın arka bahçesinde yaşamış,

Bir koridorda ölmeden ölmüşüm.

Az mı?