Tevazuda birinciyim,

İyinin ve kötünün bir numarasıyım,

Madem böyle güzelsin bana gülmelisin bu öğlen vakti.

Anlattıkların, sözlerin, gülüşlerin geçmişi kitlediğim bir sandıkta ‘hiç’ oldu.

Gelenleri kitledim, söz verenleri, gülenleri.

Tıka basa ve odaya sığmaz artık.

Yakmak istedim her şeyi hem de her gece.

Küller geldi boğazıma yerleşti.

Ne zaman beni terk edecek söylenenlerin paslı yüzü.

Bıraksam gitseler olmuyor mu sanki.

Nasıl gitmez kişiyle söyledikleri de sözleri de.

Bu nasıl menem şey allahım,

Sen bize can üflerken hiç mi acımızı duymadın.

Olsun nefes alayım biraz soluklanayım,

Her yeni gün bir güneş taşır der annem,

Bırakayım girsin pencereden,

Hem bazı sabahlar artık güzel şeyler de doluşur oldu zihnime.

Bunlar iyileşmenin belirtisiymiş,

Kitapları yastık yapan kişilerden öğrendim.

Bazı çiçekler kurutunca anlamlanırmış ve kokusu çıkarmış şarap gibi,

Kendimi kurutsam keşke, eski Mısırlılar gibi mumyalasam-

Meraklı bir arkeoloji öğrencisi bulsa beni,

Dese ki nereden gelmiş hem de gençmiş,

Hiç halktan mumyalananı görmemiştim, demek ki bu ilkmiş.

Kaşif yapasım geldi şimdi de gelecekten bilmediğim birini.

Ben işte böyle yaparım insanları.

Bambaşka anlamlar yüklerim olmadık şeylere çeviririm

Ve yüklediğim her şeyin anlamının acısını çekerim.