Güneşsiz bir günden merhaba.

Bizi arkamıza mecbur eden,

Uzakların güzelliğine inandıran bir günden.

Ekseni kaymış gülümsemelerin yüzde bıraktığı o alacalı izden,

Parlak tutamlardan alnına dökülen,

Oradan göz pınarlarına süzülen o saçma kederden,

Ve hayatta başka şey düşündürtmeyen,

O boğum boğum inceliğinden merhaba.


Yaşamı serin bir balkona çeviren göğüs kafesinden merhaba.

Bir hoşça kal ülkesini, merhaba bahtiyarlığıyla silen erdemli gökyüzlü.

İçimde ne kadar merhaba varsa, elbet hepsi bir babasızlık telaşında.

Hepsi kısacası, beni yaşlandıran perçem perçem anılardan süzülerek senin için, sana.


Sende bir parça baba var, tuğlaları kızların saç tellerinden.

Hepsi başka merhabalar fısıldar gecenin dördünden.

Gece dört, yaşamın dördüdür.

Ne kadar merhaba varsa içimde,

Dört yüz kere beni siler, en baştan seni çizer içime.

İçim bir hoşça kal ülkesi değil, sil baştan merhaba.