Bu seferki mektubumda geçmişten (kısacık hayatım göz önüne alındığında çok küçük bir zaman dilimini kaplasa da) gem vurup geleceğe ümitle bağlanmayacağım. Tüm bu saydıklarım yerine daha anlık ve değiştirilebilir olan şimdiyi anlatacağım.
Bir süredir değişim içindeyim. İlgiye aç ruhum ve zeka dolu beynim (!) ile "ben"im dışımdaki herkesi ve her şeyi etkiliyorum. İlginç olan bu durum hoşuma gitmeye başladı. Kendi dışındakilerden alacak bir şeyi olmadığına inanan biri için bunu söylemek çok zor. Yazmak ne kadar doğru bilmesem de etrafımdaki herkes (ki "hemcinsim dışındakiler" gibi bir düzeltmeye maruz bırakılmamış masum bir kelime öbeği) çekici geliyor. Herkesle tanışmak ve bu dünyada benim de bir yer kapladığımı söylemek paha biçilemez bir duyguymuş. Kafamın içinde bir yerde saklanan o korkak ucubenin titrek sesini ve çelimsiz varlığını alıp kısa bir süreliğine dahi tatile çıkması tüm bu olanların doğrulaması gibi bir şey.
Ancak her şey olması gerektiği gibiyken içimde bir his var söküp atamadığım, sanki bir şeyler geride kaldı. "Ben"im için önemli olan bir şeyler hiç olmadığı kadar uzakta ve "ben"im için önemsiz şeyler ise hiç olmadığı kadar yakında.
Önem... Tasnif etmekte zorlandığım şeylerin başında sanırım. Nasıl tasnif edilebilir ki? Tartıya koysam ağır basar mı, ölçsem santimetre cinsinden bir ifadeye sahip midir, elime alsam değerini kavrayabilir miyim ve de kurtulmak için fırlatsam uzaklara geri döner mi?
Değişiyorum… Aklımdaki sorularla beraber. Ve korkuyorum geride kalan şeyi unutacağımdan.
Biliyorum ki unutanlar öder unutmanın bedelini!
Jean Valjean
2021-11-01T15:22:47+03:00Güzel, samimi bir yazı. Ellerinize sağlık.