I

daha mutlu olamam

güneşin şarkısını söylemek bizimkisi

kurallara uymadan, bilmeden yol yordam

nota ezberini bozan boğumsallık

mitozla çoğaltıyor döllenmemiş sözleri

birden sonra iki gelmiyor farz-ı misal

bam teline vurdukça vuruyorsun

içinde beslediğin gençliğin atonal

zaman duracak değil böylelikle

zaman sahipsiz bir diyarın yetim çocuğu

yalnız hatırımda güftesi elinden düşme

sahaflarda tozlanmış kırkbeşlik bozuntusu

 

pencerede bir diğerini takip eden damlanın

gizlice güzel havalara ettiği isyan

sürgün bir düğünün vuku bulduğu mekan

bir durak yakınımızda, ikimizin arasındadır

 

cüzdanda unutulmuş vesikalık fotoğraf nedir ki

ben gündeliğimi unutmuşum işveren masasında

nefsi kamçılayan oldum olası açlık

kaldırım taşlarını kemirtir adama

sevmek ekmek parasına denk değil gülüm

çiçeksiz bir şiir kaç maaşa bedeldir

son lokmamızı söküp alırken ölüm

kaç seladır bir ölüyü kaldıran

bir mermere kaç isim sığdırabilirsin

söz bozumunda unutulurken kan ve kelam

sen bir selama dahi muhtaç değilsin

 

gördüğüm ilk iskeleden atacağım kendimi

yaşamak denen ağrı soyulunca koynumdan

çırılçıplak sırıtınca yakamoz melekleri

yarının ve koparılmış ikircikli sanrıdan

gördüğüm ilk iskeleden atacağım kendimi

anamın doğurduğu yalnızlık pahasına

bir öğün yemek pahasına ve doğmamış sabaha

eğriliğin menziline değince kamburum

kalmayınca saçım aklanmış suçlarımdan

bil ki ben köhne bir saadet içinde geberiyorum

 

- yalnız vasiyetimdir

minareler kuşları öldürmesin-

 

II

istanbul şehri muhakkak aynı şehirdir

eksilip artmaz mezarlıkta çelenkler

edebiyat makberine çakılmış şair ölüleri

matematik kanunlarına uymayı bilmezler

defterden eksilen bu son cızlam

isyandan kesilmiş bu son sefer

daha da mutlu olamam