Gülünçtür kimi zaman halim
Senleyken devinen pervanenin ıtrı sinerse diye dudaklarıma
Fakat
Gün, alnımı kırıştırmadan batsaydı bir defa
Bu hoyrat, bu büklüm havsalam sinerdi durmadan
Bir defa şekline makul kalsaydı zaman
Gülünçtür halim çünkü
Demin, keyfin nalçaları şakırdardı şakaklarımda
Bir unutuşa varsaydı şüphe, çekicini vurmadan
Gülünçtür halim çünkü
Gülünçlük asrın elemi
İnsan yağı damlatan fırçadan
Çizilen kaş çatık
Her deride en az bir batık
Cımbıza iş çıksa da bize kaldık
Ve eriyor bir taraflar
Bense
Tarafsız bir ölüm bulsaydım gülünçlüğümle
Ya da her renkten mat çiçekler taksaydım kulaklarıma
Ve bıraksaydım benimi ince bir dalgınlığa
Veyahut
Dört milim telle tutturup bir yol bulsaydım
Gidecek
Görecek
Belki sevecek olsaydım da
boğulmasaydım
Bir yol gerek tenimi bu menfez dumanından arındırmaya
Bir yol
Bir yol gerek inancımı tımara
Bir yol ki
Gerek, yok olmamaya
-Yol nereye?
Sona!
-Yol nereye?
Sana!
-Hülasa?
Ben yazdım, duruldum
Sen okudun, şiir oldu.