Hasımları izliyorum bu gece,
Bir günahla bir sevabı,
Alelacele çıkarılan kıyafetlerin,
Sonunda, tende aslında nasıl da fazlalık yaptığını fark ediyorum
Bir tene dokunmanın bedelini her defasında
Daha da ağır ödüyorum
Bir hayata sadece değmiyor, yıkıp geçiyor paramparça ediyorum ve utancımsa sadece suçluluk duymadığımdan oluyor.
Kendimi izliyorum gecenin doymak bilmeyen, geçen her saniyesinde daha da kararan zifirinde...
Gözlerime yetmiyor bu zifir ve bir de ciğerlerime alıyorum
Ciğerlerim alıştığı dumanı hemen kabulleniyor,
Kalbimse tekliyor
Hoşlanmadığı bu kalın zehri ne kadar atmak istese de yapamıyor ama
Üzülmüyor,
Atamadığının sadece zehir olmadığını biliyor.
Hasımları izliyorum dedim bu gece
Yelkovanla akrebi...
Bir türlü kavuşamayışlarını izliyorum
Denk gelirse sadece beş dakika,
Bir perdenin arkasından hükümlünün nefesini hissetmek gibi
Zaman dar ve belki de çok zor
İlerlemekle yükümlü
Sorumluluğu büyük
Ve derken hiç de acele etmeyen tik taklarla ömrümüzden beş dakikayı siliveriyor...
Bu gece güneşle ayı izliyorum
Bir türlü barışamayışlarını
Koca evrende gökte aynı anda görünür kalamayışlarının acısını çekiyorum
Bütün tezatları reddediyorum
Bütün hasımları,
Bütün gayrimeşru çocukları affediyorum.
Bu gece bir fıçı şarabı bir müezzinin masasına koyuyorum
Kitabın yanına
Seccadenin, tesbihin
Ve onu tam anlamıyla azat ediyorum
Ezanı okuyan gür sesi kısılana kadar dumana boğuyorum ve zaman geliyor
Sonunda hepimiz
Bir sevdanın,
Bir hükmün
Bir haksızlığın
Ve tabii ki yaşamanın ağırlığını yeniden kucaklıyoruz.
Akreple yelkovan işini titizlikle yapıyor, birileri bir günahın bedelini sonraya erteleyerek önce çoraplardan başlıyorlar giyinmeye
Şafak söküyor ve yüzyıllardan beri olan şey işte yine oluyor
Ay yerini gamsıza bırakıyor...
Müezzin habis bir rüya gördüğünü sanıp
Uyanıyor ve kubbeye çıkıyor
Hasımlar asla barışmıyor,
Gayrimeşru çocuklara sokaklarda kurşunlar yağıyor
Sevişmek yerini soğuk mermerde geçen 20 dakikaya bırakıyor.
Bu geceyi ise bir parça tütün ve ucuz bir çarşaf bitiriyor.