Günüm, güneşim
Bir ışıkla oynuyorum zevali bilmek için
Muştular dökülüyor parlayıp üzerine
Dönüyorum köşesini ve bozmuyorum neşesini
Tebessüm tutuyorum sevgilere
Hatta kırmadan hatrını, telaşesini
İnsan nedir uzaktan,
Nedir yakından eyvahlara kadar, anlıyorum.
Bak ben gözüyüm daha ibretli aforizmaların
Çağırıp, cuşa gelip kıyısına istermiş beni sahiller
Oysa yine duvardayım, bak yine tenhada
Henüz karışmamış bir çekmecede
Yakışmamış düğmeler arıyorum
Geçiyor, öğreniyorum.
Hatrıma sığınıyor kalınmaz bir sabah
Bir çiçeğin açmasına benziyor yüzün
Ellerimi çekip beyaz kadar masumuna
Satenleri, yağmur lekelerini savıyorum
Müjdeli bir akşamı getirsem desem
Ağlayan gözler çiziyorsun
Sevmek dizin dibidir mayası temize
Kaçıp gidecek yer mi var?
Ellerine marifet okuyorum.
Halden bilmezim kırmızılar yağıyor şehrine
Pencereye çık, olmuşuna
İhtimaldir, yakışır yakadır belki
Anla kendini, tanı birkaç ay gibi geçmekle
İçinde kağıtlar, masallar kemiren o sıkıntıyı al
Ver boynuma, mevsimden şikayet etme
Anla beni akşamın geçmezinde
Anla iştahsızında, yemez içmezinde
Bak ki iyiliğe doymuş bir zekayı nasıl allarım
Neymiş suyun canına nispeti
Alın yazısı masumun, muhannetin kısmeti
Gel ki söylerim sırrını kuşlarla uçuşların
Bir huzur tacı ki ilişir saçlarına
Ben eylerim serfiraz, ben ederim yoku biraz
Sepet, şeker, atkı, ilkyaz
Ben alır gelirim anla.
Günüm, güneşim
Müjdeler al kucağına
Doğmak bil uyanmayı bu sabah
Gör aydınlığında, hangi sevgi aşikardır
Varsa da yüzünün güleceği bil
Sevildiğin işte senin,
Orada ağladığın kadardır.