Artık gecelerden bu şehre bakarken

Kırmızı kazağının sana

Ne kadar çok yakıştığını düşünmüyorum.

Bisikletli yaz akşamları,

Beyaz Tempra'nın korkusu

Ve değirmencinin kızı da yok artık.

Artık iple çektiğim mevsimler,

Tren yolculuklarım,

Pamukkale ekspresi de yok.



Gençken

Heves uğruna sigara içtiğim geceler yerini

Hayat gailesiyle efkarlandığım uykusuzluklara bıraktı.

Ah ulan adam olmayacak benden,

Ah ulan turuncu ayakkabıların,

Ah ulan

Gençlik aşklarımı da aldılar elimden

Ah.”



İçimde bir orman yanıyor,

İçimde planlanmış hayallerim.

Tamı tamına yedi bardak su içtim

İçimdeki nehir gürül gürül akar diye bekledim,

Akmadı.

Bir Teoman şarkısı fısıldarken kendime

Kendimi batsın bu dünya şarkısıyla

Yatağımda buldum.

Başlamayan rüyaların yatağında.



Mutsuzluk Anna

Koca güneş sisteminde

Milyarlarca ışık yılı uzaktaki bir gezegen kadar yalnız olmak.

Mutsuzluk Anna

Geceleri balkonumda seni düşünüp

Yıldızları izlemekten ziyade

Ödenmeyen sigorta primlerini,

Kotarılamayan işleri,

İşşizliğimi düşünmek.

Mutsuzluk Anna

Konverslerin, kot pantolonların,

Tişört üstü gömleklerin artık yakışmaması.

Mutsuzluk Anna

“Bir yer var biliyorum, anlatamıyorum”

Demek.



Neyse, bitti.

Şiirin de takatimin de nihayetine geliyorum şimdi.

Artık gecelerden bu şehre bakmıyorum.

Hoş,

Gittiğim hiçbir şehirde artık seni görmüyorum.