bir torba buldum,

üstünde ceset yazıyor.

benim ellerim kan içinde, 

bir bacağım hafiften aksıyor.

terk edildim, hatırlıyorum

vücut ağrılarım ondan.

insanın ruhu ağrırsa 

bir ayağı aksar diyorum,

inanıyorum bu yalana.

ama bir torba buldum,

üstünde adım yazıyor.

bir gece yarısı beni burada,

bu boş sokakta kim vurdu?

kim parçalara ayırdı, bu torbaya beni kim koydu?

kim beni bu kanlı ellerle,

aksak bir bacakla burada bıraktı?

bilmiyorum,

iyiden iyiye delirmeye başladım.

terk edildim, hatırlıyorum.

ellerimi duvarlarda gezdiriyorum,

her yer kan olsun istiyorum,

ellerimdeki bu sayrılık bitsin istiyorum.

bu torbayı artık yanımda taşımamak istiyorum.

ölüysem, yani bu kan benimse gerçekten

hâlâ neden hissediyorum?

neden hâlâ ağlamak istiyorum?

neden hâlâ sevmeye devam etmek,

onu gördüğümde kollarında olmak,

neden hâlâ onu öpmek istiyorum?

bedenim olsun ya da olmasın,

bu dünyadaki maddesel varlığım artık son bulsun!

ama bu ruh ne olacak?

hep benimle gelecek, 

beni hep bu derin kuyunun başına getirecek,

dibini görmeye zorlayacak,

başaramadığımda azarlayacak.

yani bir kafes sistemi bu,

herkes herkesin tutsağı.

söylenmemiş sözlerin bedeli de yalnız bu döngüye bağlanacak.

terk edildim, hatırlıyorum.

artık hiçbir şeyi renkli görememem,

aynada silüetimin boş bırakılması hep ondan diyorum.

inanıyorum bu yalana.

bu yalan beni içine tıkıldığım torbadan,

ve ellerimdeki kandan kurtaracak biliyorum.