Zihnimde uzun uzun kıvranıp da sonra sana doğru yolculuğa çıkan kaç 'nasılsın'ı kollarından sıkıca tutup yerine oturttum biliyor musun? Bir zamanlar aldığım nefesi bile anlatmaktan keyif aldığım birinden, halini hatrını dahi soramadığım bir duvara dönüştün. Seni suçlamıyorum, kabahatlerin tümünü sana yıkmıyorum. Sadece düşünüyorum. El ele yürüyemediğimiz bu yolu el birliğiyle nasıl mahvettik ama.


Sen de özlüyor musun, yoksa ben eskisi kadar sık uğramasam da zaman zaman içine hapsolduğum hayal dünyamdan çıkayım mı artık? Hiç bitmeyecek gibi geliyordu. Yarım yamalak, yıkık dökük, bir şekilde devam edecekti sanki. Olmadı. Benden ötürü, senden ötürü.


Kimseler bilmiyor inanır mısın? Başta sen. Belki zaman zaman sordun kendine, ama bulamadın cevabı. Emin olamadın, ihtimal vermedin, yok saydın. Gerçek bu. O kadar zaman sonra hala kendimi burada buluyorsam, cümlelerim silinip gitmesin istiyorsam bir sebebi var. Sana anlatmak istediklerimi artık anlatamayacak olmam. İhtimallerin bitmesi, geleceğin yok olması. Sensiz bir gelecek var artık, bizsiz.


Ne zaman gökyüzüne baksam beliriyorsun aklımda. Hatırıma düşüyor bir iki sözün, inanmak istiyorum. Bazı anlar canlanıyor hayal meyal, heyecan duyuyorum ufaktan. Bir şeyler tazeleniyor içimde hafif hafif. Acaba'lara tutunup nefes alıyorum. Gülüp geçiyorum sonra. İmkansız düşleri ne çok seviyormuşum. Senden ötürü.