karanlıklardan kaçırırken ruhumu
gülüşünün altında duruldu fırtınalarım
sert rüzgarlarına karışan sessizliğin bozar dengemi
sevda bir zehir,
yok olacakmışçasına dudakların zerk eder damarlarıma
sanki hiç bilmemiş ruhum sevda nedir
sanki yaratılışından bu yana yalnızlıklara teslim edilmişim
nereden çıkageldi gönlüme bu sevdanın külü ateşi
yanar pare pare avuçlarında şiirlerim
sende parlıyorsun her sabah tepemde güneş gibi
gülüşünün yanında güneş ne ki
sarhoşluğum şu kan kırmızı şaraptan değil
ben gözlerini unutabilme ihtimalimin telaşesindeyim
anılar basar zihnimin dört bir yanını
hasret alçak bir terör yaratır kurşunlar ruhumu
hapis olur seni düşlemek düşürür beni bulutlardan
kırılır kanatlarım sert yamaçlarında
ben uçamazsam yanına, sen gel
bin küfür bin ah işitir geceler
korkularını elinin tersiyle itip, gülüşünle gel
gecenin bir vakti
yahut sabahın körü
ne farkeder