Şimdi susup sakınsam kendimi,

Kimdendir? Niçindir?


Alışamadım gök diye baktığım muşambaya,

Savaşamadım zulüm ile

Dersime çalışamadım.


Oy ben kırıldıkça parçalarımı birleştiren Allahım,

Beni cidden çok mu seviyorsun?


İnanırım, hayalden beri tarafta

Yıldızlar biter göğümüzde

Bahar çiçekleri gibi

Uyanıp uyanıp kalkar çıkarız tanımadığımız kapılardan.

Yüz yanar bir ah demeyiz.


Kimseler üzülmesin diye elimiz cebimizde

Kimseler gocunmasın diye güleriz yalana

Sitem görülür iltifatımız,

Riya bilirler iyi niyetimizi

Susarız.

Su getirmez olan gerçeklerdir.


Bir sürü duvarın arasında

Bir parça kırgınlık birikmişse bardağımızda

Gayret edip içmemişsek

Ki susuzuz zaten olduğumuzdan beri

Bir çok bildiğimiz vardır.


Sakın edilip uzak tutulduğumuz perdelere

Gece yangını sokak lambaları için

Bir tuzlu ekmek için

Allah hakkı için dokunur nefes biçeriz.


Kimseye kurutturmadığımız tuzumuz

Bir gün gözümüzden taşıp yakacaktır diye

Harama bakıp helal göremeyiz.


Ne kadar yalanlı

Ne kadar cüzzam

Ne çok burnu akan bir yüzdür göğün yüzü

Zaten ne kuşağı var, ne de gözü.


Üç günlük dünyada

Dördüncüyü görüp üçten kırpmıyorsak gözümüzü

Yalana da eyvallahımız vardır.

Koynumuzda yalanla yaşamış ölememişiz.


Yangın ne renktir oysa

Yangın kaç metre, kaç kilo, kaç puandır.


Sırtüstü uzanıp kaygıdan bir rüzgara

Devrilene kadar devran diyeceğiz.

Ayakta durana suçlu bakan gözlere inat

Tabanlarımızı kibrit çöpüyle besleyeceğiz.


Ama dünya öyle bir yer değil.

Ama insanlar birbirine benzemez

Ama kış

Ama turşu bidonları

Ama ramazan davulcusu

Ama çilekli süt

Ama ben

Ama biz


Ne kurumuş ne kurulmuş saatler

Ne durulmuş kaldırımlar.

İtiraz,

İsyan,

Ne faydası var?