GÖRÜŞMEDEN İKİ HAFTA SONRA


"Mine, canım, benim görüşme saatimi değiştirebilme şansın var mı? Biraz erken gelmek istiyorum."

"Sevim Hanım bir bakayım, size geri dönüş sağlayacağım."

"Tamam, bekliyorum."

"Saat iki gibi gelebilirsiniz."

"Tamam, teşekkür ederim."

Hızlıca Türkan'ın evinden çıktım. Ayaklarım çatır çutur eziyor yaprakları ve seviyorum bunu. Gözyaşlarım kanalizasyona dökülen sular gibi hızlı hızlı akıyor. Ayakkabılarım sarıları siyahlığıyla bastırıyor. Burnum küçük bir çocuğunki gibi kıpkırmızı. Tüm yüzümün yansımasını gördüğüm telefonum birden çalıyor. Böylece yüzümü unutuyorum.

"Alo, efendim Türkan."

"Seni merak ettim. Öyle çıkıp gitmişsin, insan bir haber verir ya! Korktum, bir şey mi oldu dedim."

"Yok canım. Yasemin Hanım'ın yanına gidiyorum. Anca bu saate çekebildim randevuyu, kusura bakma, sende konuşuruz sonra, olur mu?"

"Sana da iyi gelir açılırsın konuşunca, çıkınca bana geç, bekliyorum, tamam mı?"

"Tamam canım. Teşekkür ederim, öpüyorum."

Yol gittikçe uzuyor, bense kayboluyordum... Kendimi kapının önüne koyulmuş hissediyorum. Öfkem büyüyor, iyi niyetimin suistimal edilmesine dayanamıyorum. Hıçkırıklara boğuluyorum, sevgimin beni böyle aciz yapmasına hayret ediyorum. Bir kuş gibi titreyen ellerime "Dur, dur artık, sana dedim!" diye bağırdım. İnsanlar bana baktı acır gibi baktılar. Beni hasta ettin Halil, beni sonunda sen hasta ettin. Varmak istediğim yere vardım, seni düzeltmek istediğim yere ama ben bozuldum. Neşeli çalan bir radyo gibi bozuldum. Hurdaya gittim Halil. Hurdaya gittim.


"Hoş geldiniz Sevim Hanım, bir şey içer misiniz ?" diye bir ses elleriyle omuzumu okşayıp bu sefer "İyi misiniz?" dedi.

"İyiyim Mine. İyi olacağım. Bir bardak su, bir de selpak alabilir miyim?"

"Tabii, siz Yasemin Hanım’ın yanına çıkın, ben hemen getiriyorum."

"Tamam, teşekkürler Mine."

"Hoş geldiniz Sevim Hanım. Sizi pek iyi göremedim, bir sorun mu var?"

"Daha ne olsun ki? Ben onu o kadar çok sevdim ki, o kadar çok mücadele ettim ki…

Keşke, ah, keşke... Keşke etmeseydim! O ne yaptı, ilk işi beni bırakmak oldu. Ben ona tuttundum Yasemin Hanım, anlıyor musunuz? Ama aptallık bendeymiş. Her zaman çözmeye çalışan, emek veren taraf ben olmayacaktım."

"Anlayamadım Sevim Hanım, bir şey mi oldu Halil ile ilgili?"

"Oldu tabii, şefkatim çok geldi; merhametim, hoşgörüm çok geldi ona. Başkasına aşık olmuş. Benden ayrılmak istiyormuş, her şey için çok üzgünmüş. Ben de inanamadım Yasemin Hanım, vallahi bu böyle bir adam değildi. Ne yapacağım ben şimdi?"

"Sakin olun Sevim Hanım. Siz bu çabaları ilişkiniz için gösterdiniz. Halil Bey sizi çok seviyordu, emin misiniz?"

"Eminim tabii. O kitabı da o almış işte."

"Hangi kitap?"

"Salonda, masanın üstündeki kitabı, demek onun için benimle sevişmek istemedi o gün. Tabii ihanet etmek istemedi. Düzeldi ve o kadına gitti. Ben ona inanmamışım ama o inanmış, o kadın işte. Ne yapayım, ben de buraya geldim, içim içime sığmadı. Birinin gözlerinize bakıp sizi aldatması nedir bilir misiniz? Ben yaşadım işte... Ona o kadar inandım ki ona kendimi, ruhumu, dünyamı verdim. Ben ona bu sevgiyi verirken, onun gözlerine bakarken, onu öperken o başkasına aşık olmuş. Bu ne kadar zor biliyor musunuz?"

"Sakin olun, böyle hissetmeniz çok normal. Sizi anlıyorum, bu çok zor bir şey ama yaptıklarınız için kendinizi suçlamayın. Böyle yaptın çünkü sen Sevim'sin. Bir süre kendinize zaman verin. Size iyi gelebilecek şeyler yapın."

"Öyle yapacağım ben de kendi hayatıma bakacağım..."

"Şu an iyi misiniz?"

"Daha iyiyim, çok teşekkür ederim Yasemin Hanım. Türkan'ın yanındayım iki gündür. Onunla konuşuyorum ama içim bir türlü rahatlamıyordu, şimdi sizinle konuşunca, size anlatınca daha iyi hissettim."

"Buna çok sevindim."

"Şimdi gidip onunla sakince konuşacağım ve her şeyi bitireceğim. Ben bunu affedemem Yasemin Hanım."

"Pekala ama bence birkaç gün daha kendinizi dinleyin, Halil Bey de öyle ve sakince konuşun. Halil Bey’in tedavi süreci hala devam ediyor çünkü."

"Biliyorum... Onun için zaten hep ona dikkat ederek davranıyorum. Her şey için teşekkür ederim Yasemin Hanım. Ben biraz yürüsem iyi gelecek."

"Pekala. Kendinize dikkat edin, herhangi bir durumda benimle paylaşabilirsiniz."

"Siz de kendinize dikkat edin."