Neresinden erir akşam, neresinden kişner?

Hıçkırıkların göğsünden kabarır yalnızlığımız.

Yalnızlığımız uçuk gibi patlar ruhumuzdan.

Ve aydınlık bir hava dilerim yüzünden uzak kaldıkça.

Ve çığlık atmaya başlarım.

Yanınla sevişmek için, yanın olmak için.

Neresinden silkelenir akşam, neresinden ürker?

Kükreyerek işkillenir bir sonbahar.

Yalnızlığımız yastık altında azı dişi gibi peri bekler.

Ve caydırırım parmaklarımı.

Ve yosma bir acıdan sökerim diğer yarımı.

Süzülen kanı emmemek için dudaklarımdan,

Kaçıngan zerdüştlerden ateşler çalarım.

Dağlarım yüzünü ateşle.

Dağlarım alnımı.

Ve çığlık atmaya başlarım.

Sarkastik yalnızlığımı üflerim rüyalarıma.


Kundaklarım akşamı neresinden.

Neresinden kundaklanacak akşam?

Sisler ardında kristal gibi parlar yalnızlığımız.

Ben çok yalnız bırakıldım.

Bırakıldım ben.

Ve çığlık atmaya başlarım.

Yüzükoyun zakkumlara dikerim yalnızlığı.

Ve akşam anırarak gündüzü kovalar.

Uzaklaştıkça yüzünden yüzümü dağlarım.

Öksürük hortumlaşır boğazımda, yalnızlığı ciğerlerime salar.

Ve kansız tiyatrolarla emziririm yalnızlığı.

Ve künyesi bileğinde gebe bir yalnızlıktır yalnızlığım.

Bana yeni yalnızlıklar doğuracak olan.