Neydi bu çaba,

Nedendir duyulmaz tüm bu tokmaklarının serzenişi 

Her gördüğü kapı avlusunda 

zil sesi besteleten feryatlarından

Sıcak ev umutlarında kavrulmuş

Ucu kırık anahtar 

Döndükçe kırılan

Durdukça anlamsızlaşan 

Her seferinde kapıda kalan...

Almaz mıydı kimse içeri

Açmaz mıydı hiçbir kapıyı

Oysa karanlıklarında kaybolmaya o çoktan razı

Ah ne çok kitledi arkasında ağladığı kapıları 

En çok güvendikleri şimdinin hırsızları 

Ağırlaşmış taşımaktan aynı yükü 

Bırakıp gitmek ister 

Yanlış sokaklarda kaybolan ruhum

Artık ne yuva ne duvar görmek ister 

Uzaklara vurgun gözüm...

Gelincikler arasında huzur bulur,

hırpalanmış gövdemin korkak dikenleri 

Siyahım çalar da kırmızıya 

yetmez çeperlerimi sarmaya

Güller diyarının silik yüzleri

raks eder her batışımda 

Güneşinden kopmuş yıldızlar

paylaşır kimsesizliğimi

Bilir yapamam, ne gökte ne yerde 

Hep bir yanım uyanık

Bekler ölüm fısıltısını rüzgarın 

Karanlık zindanlardan kurtulmuş tohumlarım 

tüm umutlarını solduracağından habersiz,

Kuşanır en güzel çiçeklerini 

görmek uğruna güneşi 

Şimdiyse uçmak özgürce tek temennim

Varlığımın uçsuz bucaksız görünmezliklerinden

Huzurlu yokluk diyarlarına