Soluksuz bir gecede

Kuru otları temizlemek için mezardan;

Ellerimdeki çamur,

Alnımdaki ter,

Ayağımdaki prangayla;

Geceye meydan okurcasına,

Her zerremle tutar gibi kolundan,

Tutup da bırakmamacasına,

Gün yüzüne hasret kalmış her çehreye

Gün saya saya geldim.

Ardımdakileri yola saçarak

Ve vazgeçerek ümitsizliğimden...

Zincirleri kırıp paslılarını göğsüme sapladım

Kimsesiz zamanlarımda.

Saçtığım her çalı çırpıya bel bağlamışım,

Paslı zincirleri boynuma dolamışım,

Ayağımdaki prangaları görmemişim bunca zaman,

Elimden tutulmamış gibi çocuk kalmışım,

Yüzüme gülünmemiş gibi umutsuz kalmışım.

Çamurlu ellerimle geldim yine

Peşimde bırakıp onca şeyi,

Yine kimsesiz kalmışlığımla geldim.

Ucuz romanın pahalı cümlelerini okuyorum şimdi,

Altını çizdiklerimle doldurdum hayatımı.

Birbirine tezat onlarca satır,

Birbirine meydan okuyan yüzlerce cümle...

Vazgeçelim diye bunca şey,

Pes edelim diye bu tezatlık.

Ne gelişlerim yetecek artık

Ne de vazgeçişim.

Ellerimde çamur,

Boynumda paslı zincirle geldim;

Kuru otları temizlemek için gönlümden.