Oğlum Ulvi! Gözlerini getirmediğini neden anlatıyorsun?

konuşuyor işte sıfatın, kelimeler hep ağzımızdan mı çıkar sandın?

bak bazı kelimeler öyle çığırtkandır ki adımlarından önce oradadır

bazıları seni öylece ele verir 


Muhbirdir oğlum bazıları yüz çehrende

her an seni ele vermek için tetiktedir

çorba içerken de konuşursun yani

ekmeği koparırken ya da tuz serperken

ihtişamlı bir ünlem gibi durur ellerin bazen Ulvi.

sen bunu çoğu zaman unutursun


Oğlum Ulvi! Başım artık daha çok ağrıyor

şakaklarıma götürdüğüm ellerimden

bıraktığım izlerden anlıyorsundur bunu

seninle biz artık pek konuşmuyoruz biliyorsun

sen aynalara küstüğünden beri kimse içtenlikle tütün içmiyor.


Oğlum Ulvi! Biri sokak köpeğine çarpıp kaçmış

artık başım çatlıyor.