Aşırı şiirsellik kaçınılmaz olarak çirkinleşmeye doğru gider.

Aşırı duygusallık hak edilmiş bir yıkıma zemin hazırlar.

Aşırı konfor insanı potansiyelinden habersiz, şımarık bir bok parçasına çevirir.

Tüm bunlarda son derece katı ve iddialı olmak muhtemelen beni kötü bir insan yapar.

Muhtemelen umurumda olmaz.

Kuvvetle muhtemel, muhtemelen kelimesine takıntılıyım.


İhtimallerden söz etmek güzel çünkü. Kesinlik, misina gibi ince ve keskin sınırlar çiziyor etrafına. Sen de şuna karışmayayım, buna bulaşmayayım, fazla akmayayım, bok kokmayayım derken; görünmez, dogmatik bir kitabın öğütlerine mahkum buluyorsun kendini bir anda.

Bir anda işte, ne bileyim hangisi.


Belki sadece tartışılmaz bir güven duygusunu hiç tatmadım, neye benzediğini bilmiyorum.

Belki sürekli tetikteydim ve çiçek uzatanı alnının çatından vurup cesediyle dans etmeyi sanat zannediyorum.

Belki hayatta kalayım diye surlar diktim ve arkasında güvenli bir yalnızlık, bunaltıcı bir huzur içinde tek başıma eriyip betona karışmayı tercih edecek kadar korkağım.

Belki köklerimden erken koptum ama solmaya direnirken bile bile sadece kaçınılmaz olanı geciktiriyor ve buna "başarmak" diyorum.

Belki üstünde oturduğum koltuğa bile götümü tamamen yayacak kadar itimat etmemek bir çeşit rahatlık sağlarken, gerçekten dinlenebilmenin nasıl hissettirdiğini anlayamadan göçüp gitmeye hazırlanıyorum.


Ya da belki çok güzel palavra sıkıyorum ve sıklıkla da gözleri yuvasında ters dönene kadar bırakmıyorum.

Son cümlenin cinsel dürtülerimi harekete geçirmesi beni rahatsız etmedi. Bu bir sorun.

Şimdi de kahve yapmaya gidiyorum.