Üstü kapalı olarak kustuklarımı usluca oturtamadığım için minnet duyacak değilim.
Dilenciliğini yaptığım ne varsa, beynime isabet eden kurşunlar olduğunda vazgeçtim.
Ruhumu emanetsiz bıraktığım içindir yapılanamıyorum hiçbir kara parçasına.
Öyle bedeller bıraktım ki kanatlarıma, ömrümce kıtasız kalsam ağlamam.
Uyuşunca artık ruhum bütündü ve ilk defa bu kadar tamdım. Öyle yabancısıydım ki;
Bütünün.
Hikayemiz yarım ve göçebeydi bizim; ben hep iki kişi yaşadım bedenimde.
Bütünüyle döndüğüm ayna öyle yabancıydı ki bana.
Tamlanınca yolum uzadı, daha acımasızdım bütüne karşı.
Tarafım yoktu artık. Seçim yoktu. Ben vardım, birdim, bu bana ağırdı. Gök kubbe küçüldü artık, hızım yetmedi. Sakin kalamadım. Acıyı çekmiştim. Yerleşmişti. Korkutmuyordu beni, sıkıştırmadı beni daha fazla. Ölüme koşuyordum. Aç bir burjuva gibi her şeye ama her şeye el atıyordum. Kopara kopara alıyordum her şeyi payıma. Kısraklarım dizginlenemezdi artık. Biz kırmıştık zamanı, acımak acıtmak umursuzdu bizim için. Ama boşum artık, içimdeki ateş uçtu. Tatsız bir bütün oldum. Oysa ne acıydık ne tatlıydık. Ne olduk biz böyle? Sonuçsuz aman her bir şeyler safsata lakin kusurlarım evrene kuşak sınavı. Beni kollamayın. Yolum uzadı. Selam var dünya yükü nallarımda. Çan çan vuracağız anahtar kılıklıların beynine. Biliyor musunuz?
Ben bir suçum.