I
Bir kez olsun aç gözlerini seyret
Ve lütfet de kulaklarına çivile sesimi
Uzağımda olmanın en yakınındayız şimdi
Nankörlük bu yaptığın
Bir çocuğun geleceğinden çaldığım zamanı
Bölüştüm ben seninle
Bunu anlamamış olamazsın.
Sonra genişçe halılar serdim ayaklarına
Parmaklarına gümüş yüzükler taktım
Parmakların kimin sıcağıyla yanıyor şimdi?
Sonra ellerin anlamsızdı önceleyin
Toz bulutu ellerini anlamlandıran ellerim kırılsın.
II
Bağışla, elimde olmadan çekimine giriyorum yine apansız
Bunu söylemek bana düşmez ama gözlerin çok güzel
Pınarlarından Kan Irmağı akarken de öylelerdi
Baban ölmüştü o yıl, hatırlıyorum
Ve oğlan çocukları gibi kazınmıştı saçların
Sanki senin için herkes o yıl ölüverdi
Ah! Bir bilsen ne üzücü ”herkes” olmak.
III
Varsayımlara sığınmak istiyor benliğim
Tut ki canın yine gezmek istedi
Tut ki Avşa’dayız
Bütün eve dönüş vapurlarını kaçırmışız senin yüzünden
Yabancısıyız ya Avşa’nın kimseleri tanımıyoruz,
Hiç kimseyi doğru dürüst tanımadık ki zaten
Çözüm üreteceğim zamanı çoktan geçmişiz
Say ki elimiz kolumuz bağlı
Say ki Hikmet’ten de yardım isteyemem bu sefer
Hikmet Akhisar’da,
Ne çabuk unuttun anlatmıştım sana uzun uzun
Hikmet: asker arkadaşım
Hiçbir şeyi hatırlamıyorsun yine bana dair
Oysa ben kadınım bellemiştim seni
Yıllar öncesi bir gündüzleyin
Kadınım, eşim, dostum, sırdaşım.
IV
Dur örme kelimelerini aramıza vakit kaybetmeyelim
Kendini anlatmana gerek yok her defasında sil baştan
Farkında olmasan da ne zamandır tanıyorum seni
Biliyorum, örneğin;
Hiçbir masayla bütünleştiremediğinden
Boşlukta tutuyorsun dirseklerini
Ve polene alerjin var
Ve de babanın ölüm yıl dönümlerinde
Giymiyorsun en sevdiğin entarini.
V
Al işte kahretsin ki bir kez daha vitrinindeyim zalimliğinin
Saçlarım tam olarak ”seyrekliğin” kelime anlamı
Şu vaziyetimi görse ağlardı annem
Gülüyorsun da;
Komik olan ben miyim,
Annemin ölümü mü,
Saçlarım mı?
Verecek bir cevabın olmasa da endişelenme!
Muhacir olsak da bu dünyaya henüz ölmüyoruz
Kaskatı kesiliyor ya bozuk vicdanlarımız,
Olsa olsa ayrılıyoruzdur.