Bugün o gün. Birçoğumuzun ne zaman geleceğini merakla beklediği fakat hiç gelmeyecekmiş gibi pervasızca yaşamına devam ettiği gün. Ölüm günü. Aslında hep unuturuz bu anı, sadece yakınımızdan biri öldüyse üzülür, ağlarız. Biraz karalar bağlarız. En geç bir aya her şey unutulur gider. Belki çok yakınınızsa üç beş ayı bulur. Peki hiç o anı düşündün mü? Geldiğinde hiçbir şey yapamayacağın, sadece ölmeyi bekleyeceğin ve belki de çektiğin ızdıraptan kurtulmak için Tanrı'ya yalvaracağın o an. Neler olacak? Acaba yaşayacak mıyım? Yoksa bu son gözlerimi kapatışım mı olacak, sonsuza dek açılmamak üzere? Bilmiyorum. Tek bildiğim artık kendimi, bedenimi hissetmemeye başladığım. Belki de son saatlerim olduğu içindir. Artık ruhum vücudumu terk ediyordur yavaş yavaş.
Gözlerimi açıyorum. Yoğun bakım odası olduğunu tahmin ettiğim bir yerdeyim. Vücudumda kablolar, sanki beni sarıyorlar hareket eden bir yılan gibi. Bunalıyorum, kablolardan kurtulmak istiyorum fakat kıpırdayamıyorum. Kaskatı kesilmiş gibiyim. Organlarımın varlığından şüpheliyim. Acaba varlar mı? Kalbimde bir ağrı hissediyorum. "Demek ki hala hislerim duruyor, organlarım yerinde." diyorum kendi kendime. Ama sanki bir mıknatıs beni yattığım yere çekiyor. Gömülüyorum sanki yatağın içine, mezara gömülürmüşçesine. Birden vücuduma ağrı saplanıyor. Sanki sızı gibi. Ama tuhaf bir ağrı. Vücudumun hangi bölgesinde olduğunu algılayamıyorum. Sanki tüm vücuduma yayılmış, beni içten içe öldüren bir zehir gibi. Öksürüyorum. Ciğerlerim fırlayacak gibi hissediyorum. Ama fırlamıyor. Hâlâ yaşıyorum. Saat kaç? Camdan dışarıya bakıyorum, bir ışık görebilmek umuduyla. Gördüğüm ışık çok parlak. Gözlerim kamaşıyor. Gözlerimi kapatmak zorunda kalıyorum. Gözlerimi kapatıyorum. Aradan ne kadar zaman geçti bilmiyorum. Sanki saat farklı işliyor. Gözlerimi açmaya çalışıyorum. Açamıyorum. Telaşa kapılıp hareket etmeye çalışıyorum. Kıpırdayamıyorum. Sanki çiviyle yerime çakılmışım gibi. Aniden sesler duyuyorum. Ağlama sesleri. Bağırışlar. Ama kim bunlar, neye ağlıyorlar? Kim olduklarını anlayamıyorum, sesler net değil. Dikkatli dinlemeye çalışıyorum. Fakat sesler uzaklaşıyor, ben mi seslerden uzaklaşıyorum, sesler mi benden uzaklaşıyor? Artık benim için ömrümün sona erdiğini fark ediyorum. Sanki ilahi bir güç bana bunu bildiriyor. İstesem de bir şey yapamayacağım bir andayım. Sanırım artık her şeyin sonuna geldiğimiz o andayım. Ölüm anındayım...