Ağzımı açmadan attığım çığlıklar niye bu kadar duyulmadı? Gözlerimde koparttığım çığlıklar neden görmezden gelindi? Ben neden konuşmadan anlatamadım kimseye kendi mi? Neden kendi karanlığımın solisti olmaya mahkum edildim? Bu hiçliği kimler layık gördü bana?


Şehirdeki ölüm orgları sessizce melodilerini ölü ruhlara duyururken insanlar sadece kulağını kapattılar. Her bir org ölümü çağırırken insanlara kimse fark etmedi yavaşça öldüğünü. O kadar meşgullerdi ki insan oğulları, kimse yardım etmek istemedi. Şimdi yavaşça fısıldıyorum yerde yatan bedenime: "Sevilmedin, layık görülmedin, değersizdin." Hiç ruhu gökyüzünde olan bir beden ağlar mıydı? Dişlerini sıkar mıydı? Benim bedenim ruhu olmasa da ağlıyor, dişlerini sıkıyordu. Ruhum asılı kalsa da gökyüzünde zincirlense de bir gün bedenine kavuşmak için yeryüzüne geri iner miydi? Hayatı bir daha o kadar sevebilir miydi o ruh? O ruha bir daha hayatı sevdirebilir miydi kulaklarını tıkayan insanlar? İnsanlar kendi ölümlerine kulak tıkarken benim ruhumun sönüşü onlara neyi ifade edecekti? Hiç bir şeyi ifade etmeyecekti tabii...