Ölüm kıskıvrak bir yılan gibi koynuna süzülüyor, dişlerini geçirip kanını emiyor. Çaresiz. Ağlıyor. Bir çocuk var arkasında, upuzun boylu, o da ağlıyor, tüm uzuvlarıyla titriyor. Ben de ağlıyorum kucağımdaki bedenle. Elbisem kan olmuş, titriyorum. Yıkılacak gibiyim. Kan. Her yerde. Ellerimde. Yüzümde. Bacaklarımda. Ruhumda… Yanıyorum. Bedenim yanıyor. Toprağa sürtünüyorum. Bir mezar. Görüyorum. Bir tane daha kazıyorlar. Bu sefer benim için. Sıranın bana geldiğini görüyorum. Sarılıyor bana, kimsesi kalmamış. Yanıyoruz birlikte. İki mezar, iki selayla iki mezar. Görüyoruz. Ölüm şerbetini avuçlarımdan içiyor, beni biliyor, onun için varım.
Ölüm Şerbeti
Yayınlandı