Yükseğe. Daha yükseğe. Taze veya yıllanmış bir acının olmadığı zirveye veya acının zirvesine. Daha daha yükseğe. Derin bir nefes. Al. Ver. Ruhunu bedeninden çıkartırmış gibi. Al. Ver. Kürtaj yaparmış gibi kendine. Daha doğmamış ruhumu söke söke çıkartıyorum bedenimden. 


Yükseğe. Bedenimden çıkıyorum. Odamdan. Evimden. Apartmandan. Sokaktan ve mahalleden. Şehirden. Yükseğe... Çıkıyorum. Kadim bilgiler eşliğinde acımdan sıyrılmaya çalışıyorum. Çünkü acının, insanı değilse de insanın aklını öldürdüğünü çok iyi biliyorum. Hep dalıp gidiyorum. Bazen nefes almayı bile unutuyorum. Derin bir nefes. Al. Ver. Yükseğe... Ülkeden çıkıyorum. Kıtadan. Dünyadan. Galaksiden. 

Acıyı geçiremiyorum. İyileşemiyorum. Çatlakları onaramıyorsam daha fazla kırıp parçalayarak yok etmek istiyorum. Kendimi. 


Yıldızların arasında süzülürken dünyanın cesedimi kaç yüz bin yıl sonra görebileceğini düşünüyorum. Düşünme. Boşalt zihni. Ama peygamber sanacaklar, İdris sanacaklar beni. Birkaç yüz bin yıl sonra gökyüzünde benim cesedimi görebildiklerinde. 


"Geçmeyen yaraların iltihabıdır kötülük." diyor içimdeki biri. Onun varlığına inandığımdan, ona inandığımdan alıyorum derin bir nefes. İyileşemiyorum. Kötü biri olmak değil bu artık insanları aptal yerine koymak. Alıngan olmasaymış, demek. Aptallık etmeseymiş, demek. Kendinde ne melek kanadı ne de şeytan boynuzu görmek. Artık sadece insanları bomboş görmek. Düşünseymiş, demek.


Düşünme. Boşalt zihnini. Yükseğe... Uzayın sonuna. Bedenden çıkmış olan bir ruh en son nereye kadar gidebilirse oraya. Hiçbir yere. Zihnimi boşaltmakla kurtulamadım hiçbir şeyden. Göğsümdeki boşluk durmadan kovaladı çünkü beni. 


Bu bir intihar değil. Ruhun bedenden çıkartılması. Evet ama bu, musallat olmuş bir cin de değil. Ruhun bedenden çıkartılması. Kadim bilgiler eşliğinde intihar etmek gibi ama değil. Yükseğe... Öldü mü yoksa hâlâ meditasyon sırasında mı, diye şüpheyle düşünülen o yaşlı Budist gibi... Bir mezarım olmayacak. Meditasyon yaptığıma ikna edeceğim herkesi. Kendimi öldürdüğüme değil.


"Yaşamaya devam ettiğin her gün ölüme daha da hayran kalacaksın." Yaşamaya devam ettiğin her gün, her gün, her gün ölüme daha da hayran kalacaksın, kalacaksın, kalacaksın... Bizzat kendim boşalttığım bu boşluk bir tek varlığına inandığım sese iyi geldi. Onu iyileştirdi. Sesi yankılandı, yankılandı... Yükseğe... Yankısı zirvede duyuldu.