Kimseler duymasın

En mor halini sesinin,

Kimse görmesin

Kasvetli bakan gözlerini,

Yorul sabahın telaşından

Yorul ki tutabileyim ellerini.


Yok olsun evren

Estiğinde meltemin,

Esir alsın parmak uçlarını

Kum tanecikleri,

Acısın gözlerin

Acısın ki sahili izleyebilelim.


Fark etme dönen tantanayı

Kurumuş nehirleri

Zıplaşan kurbağaları

Korna sesi dolu sokakları

Kaynaşan çocukları

Yuvarlanan yumurta kasalarını


Sadece ikimiz

Kimsenin adımızı bilmediği bu pencerede.

İki sandalye

İki kupa

Bir dudak izi

Bir sıcak battaniye

Kısık çalan TV sesi

Belki balkon

Belki bodrum


Dersen ki boş ver

Boş veririm düşünmeyi,

Boş veririm aynada izlemeyi

Ağlamaya yüz tutmuş gözlerimi,

Boş veririm hadsiz sözlerime eşlik eden

Öfke haznelerimi.


Ama boş vermen gerekir senin de;

Yağlamayı sürekli ertlediğim

Gıcırdayan menteşelerimi,

Boş vermen gerekir

Balkonuna yuva yapmış güvercinleri,

Boş vermen gerekir

Yarın gideceğin gerçeğini,

Mazur görmen gerekir

Zehrimi arzu edişimi.


Kapı kapalı

Kimsenin numarasını bilmediği bu odada.

İki tabak

İki beden

Bir kanepe

Soğumayı bekleyen bir şişe

Belki soğur

Belki ısınır aşkın eşkâliyle...