ve zamandı

sırtımdaki yarayı

kendim seçtim

küftüm

gülerlerdi hoyratça

"ben tarihim"

diye saldırsam

yaşayarak

yaşamak hakkımı

elimden alanlar

sırtımdaki yarayı

yadırgardı

kokmayayım

diye anam

beni

gözyaşına bulardı


zamandı

"neden"

diyordum

"kürtçe bir ezgi

ancak

omuzla anlaşılır"

ardımda bırakmıştım

nabzımı

lazımdı

yiv ve sete

kopan parmaklarını

sürenlere

ve lazımdı

tavsamış omurgama

sahra topları


gençtim

kendimi tarih

sanışım bundandı

"siz

ölebildiğiniz için

yaşıyorum"

dedim

yoldaşlarıma

"siz 

öldükçe

ben gencim"

sırtımdaki yarayı

kendim seçtim


yaşamak

sormakla

başlıyordu

"neden

söz

anlama secde etmiyordu"

her kırık ayna

beni gösteriyor

"aşk

icat olunmamışken

neden 

maşuk hep benim"

yas tutmanın

sası kokusu

ve nabzım

bana yetişince anladım

gençtim

sırtımdaki yarayı

kendim seçtim


zamandı

yağmur kadar adil

örseledim kendimi

tek tek saydım

uzuvlarımı

hep

dilim eksik çıktı

dudaklarımın mührü çatladı

toprak ve

yasak kitaplar

sırtımdaki yaraya ilişti

söz

anlama secde etti

"oku"

dedim

vatansız çocuklara

"anlam

acı çekecek

kadar

büyüyünce başlar

bir dostunuz ölünce

yaşamak ağrısı

size kalır

dil 

mühürdür

kürtçe bir ezgi

ancak

omuzla anlaşılır"



09 Aralık 2018

Gültepe