Önce bir rüzgar esti ayva gibi tüylerinin üstünden
Sonra bir gemi direği dikildi yağlı ve kapkara eller arasında geçmişimiz,
Ne hayaller kuruldu kıyıya bakan evlerde, ne yaşamlar yaşandı ve ne ölümler sunuldu toprağa.
Hepsi ama hepsi bir sonenin kulaklara süzülüşü gibiydi, sanki güne ağır ağır soyunan gece gibiydi.
Hepsini sana anlatacağım da; insan ölümsüzlüğü bile bulmak ister hiç sevişmeden.
Hiç sevişmeden dünya mı kurulur veya yasalar mı konulur çorak topraklarımın üstüne?
Sana bakışımı, yalvarışımı ve ayaklarına dolanan kum taneleri gibi dağılışımı nasıl anlatayım bu şiirden bozma hikayede?
Bilmem, nasıl yaşanırsa yaşanmamışlık: üç beş kelime de ölümüm için taşısın rüzgar tozları üstümüze.
Selam olsun ayakta ölenlere, gecenin zehirli koynundan çıkıp gelenlere ve yaşamak için ölenlere, selam!
Biz onursuzsak sevgilim, bize inandığımız için olsun bütün başımıza gelenler
Eğer ülkemiz onursuzsa sevgilim
Nice suç nice günah nice adalet insanların elinde kalırdı, işte o zaman
Umut, umut, umut!
İnsanda olmazdı