436

Beruleth’in korku imparatorluğuna son vermek için

Forbereth örgütledi on urifiel ve yirmi sarafieli

Sarafielin efsunlu mızrakları vardı yanlarında getirdiği

Forbereth ise kendisine bir kılıç dövdü hilal gibi

 

437

Adını Vienor koydu kılıcın, Hilal idi ismi

Kavisliydi tıpkı yeni doğan bir ay gibi

Ve ölümcül bir nişan koymuştu üzerine

Rünlerle bilinmeyen dilde büyüler işlemişti

 

438

Aynı isimde bir uriel vardı, Vienor idi adı

Urifielin en kuvvetlisiydi ve korkusuzdu da

Forbereth’in tertiplediği saldırıda başı çekiyordu

Nunqualime, Aroaqualime, Hurquarru ve Ordoraime ile

 

439

Forbereth hazırlıklarını tamamlamıştı şimdi

Bütün Gök Çocukları’na altın zırhlar yapmıştı

En mahirleri Hurquarru, aydınlığın efsunuyla

Ve şimdi hepsi altından heykeller gibiydi

 

440

Forbereth’in tertiplediği, sessizce beklemekti

Beruleth’i kuşku ve korkuyla kemirmekti

Ta ki şüpheyle çıldırıp, saldırıncaya kadar

Iraesta Ormanı’nda öylece durup sabretmekti

 

441

Gerçekten de Beruleth, Hangarund Hisarı’nda

Korku ve kuşkuyla kıvranmaktaydı şimdilerde

Tunguren Savaşı’nın üzerinden dört ay geçmişti

Ve İki Kılıç’ı çaldığından bu yana üç ay devrilmişti

 

442

Kara ejderha Garuleg iyileşmişti artık

Forbereth’in açtığı yara kapanmıştı

Daha da güçlenmiş, irileşmişti lakin

Işığın korkusuyla kabuslar görmekteydi

 

443

Forbereth otuz Gök Halkı ile oturuyordu o gece

Iraesta’nın dışından bir duman yükseldi aniden

Forbereth ve otuz Gök Halkı koşarak gittiler dumana

Gördüler ki Ulu Ağaç Parevum ateşe verilmişti

 

444

Parevum ne bir çığlık attı ne de acı nidası

Öylece duruyordu koca dalları yanarken

Yaprakları kavrulup kül gibi savruldu göklere

Yine de ses etmedi Ulu Ağaç, ıstırabın içinde

 

445

Forbereth’in hiddeti tutuşmuştu yeniden

Tıpkı önünde alevlenen Parevum gibi

Açıklıkta bu eylemi yapan eli arasa da

Karanlık basmıştı her yana, sanki kör gibiydi

 

446

Forbereth ve otuz Gök Halkı izledi Parevum’un sonunu

Yürekleri dağlanarak ve kimileri de ağlayarak

Kıvrandı durdu Ulu Ağaç, ölümün tesellisiyle

Son sözlerini sadece Forbereth duydu: “Rimon entu areth*”


(*) Rimon entu areth: “Elveda sevgili baba” anlamına gelen cümle.


447

O anda varcula saldırdı aniden, gecenin içinden

Bu ani saldırı karşısında bir an afallasa da

Cesurca karşılık verdi otuz Gök Halkı

Çetin bir çarpışma yaşandı iki ırkın arasında

 

448

Forbereth safların en önündeydi

Elinde ölümcül Vienor parlamaktaydı

Gök Halkı ile beraber biçti varculayı

Kanatlarını koparıp, kafalarını kesti

 

449

Urifiel ve sarafiel bir olmuştu şimdi

Altından bir hiddet gibi püskürttüler

Yarasa kanatlı, bozulmuş urifiel kafilesini

Oklarla, kılıçlar ve mızraklarla deştiler hepsini

 

450

Sağ kalan varcula gerisingeri kaçıyordu

Gölgelerde kaybolup bir daha görünmüyordu

Fakat bu saldırı bitmemişti elbette

Iraesta’nın doğusundan bir kükreme gelmişti

 

451

Garuleg idi bu, kara kanatlı canavar

Ateş püskürterek yardı gecenin karanlığını

Ve üstünde parıldayan tacıyla Beruleth vardı

Bir elinde Ordenis, diğer elinde Elibras

 


452

Bütün urifiel ve sarafielin de tamamı

Kaçıştılar bu canavarın önünden hemen

Ve korkuyla titrediler Kara Kral’ın suretiyle

Haksız değillerdi, daha da çirkinleşmişti

 

453

Sanki yüzü giderek eriyordu

Kemiklerinden ayrılmış etleri

Yuvalarından fırlamış gözleri

Ve seyrelmiş kara saçları vardı

 

454

Beruleth bu korkunç sureti almıştı artık

En güçlü taç Simlor’u taktığından bu yana

Kalbindeki çarpıklık yüzüne yansımıştı

Ve eriyen bir demir gibi akıyordu yüzü

 

455

Bir tek korkmayan Forbereth idi

O, dimdik durmaktaydı şimdi

Kanatlı gölgenin pençeleri uzandı

Forbereth, kılıcı Vienor’u hazırda bıraktı

 

456

Bir hamle etti Garuleg pençesiyle

Fakat boşa çıktı hamlesi ejderhanın

Sonra korkunç bir alev püskürttü

Forbereth’in üzerine ve gerisine doğru

 

457

Hayret! Yakmamıştı bu alev Forbereth’i

Dimdik durmakla yetindi ışığın efendisi

Ve şöyle söyledi kara derili ejderhaya

“Bildiğin hiçbir ateş yakamaz beni!”

 

458

Beruleth, Garuleg’e saldır emri vermişti

Bir kez daha pençeleri havayı dövdü beyhude

Ve bir kez daha kustu ölümcül alevini

Yine de zarar veremedi Forbereth’e

 

459

Forbereth, kılıcıyla Garuleg’e hamle etti

Ve kolunu kesti ejderhanın şiddetle

Garuleg’in kopan ön kolu yere düştü öylece

Ardından pis bir duman ve cüruf bıraktı

 

460

Garuleg hayatında yaşamadığı bir acı yaşadı

Gerisingeri kaçmaya çalıştı çaresizce ve beyhude

Fakat Beruleth kara bir kamçıyla vurdu sırtına

Ejderha tekrar döndü yüzünü Forbereth’e

 

461

Forbereth bir darbe daha attı Garuleg’e

Ve sonra bir kere daha vurdu hayvanın göğsüne

Ardından koştu ve sapladı kılıcını karnına

Ve yardı boydan boya, karnından kuyruğuna

 

462

Ejderhanın pis iç organları döküldü yere

Garuleg son bir çırpınışla saldırdı Forbereth’e

Kanatları dövdü havayı ölümün korkusuyla

Ve son, cılız bir alev püskürttü öylesine

 

463

Yere düştü kara ejderha, can çekişir halde

Forbereth yaklaştı canavara, elinde Vienor’la

Havaya kaldırdı Hilal’i ve ardından vurdu yere

Bu hamleyle hayvanın koca kellesi koptu öylece

 

464

Garuleg’i böyle öldürdü Forbereth hiç acımadan

Çünkü verdiği ıstırap ve zarar haddinden fazlaydı

Kıymıştı onlarca urifielin canına ve ruhuna

Ejderhaların atası böyle göçtü bu dünyadan

 

465

Garuleg’in cesedi kül ve dumana dönüştü

Ve rüzgarla savruldu uzak diyarlara

Bir daha onun kükremesini ne kimse duydu

Ne de gördü o kara suretini yer ve gökte

 

466

Bundan sonra Forbereth, Ejderkatili olarak anıldı

Çünkü yanan matemiyle öldürmüştü Garuleg’i

Dünya üzerindeki hiçbir güç öldüremezken onu

Kendi dövdüğü kılıcı Vienor’la düşürmüştü canavarı

 

467

Beruleth, ejderhanın küllerinin arasından saldırdı

Bir elinde Ordenis, diğerinde Elibras vardı

Fakat yalnız değildi Forbereth, Ak Ahali de katıldı

Çünkü acıları, korkularına göre daha ağır basmıştı

 

468

Fakat yine de yenemediler Beruleth’i

Çünkü İki Kılıç’ın ikisine de sahipti

Kara Lord beşini hakladı Ak Ahali’nin

Geri kalanlarını da yaralayıp bereledi

 

469

Fakat durmadı ne Ak Ahali ne de Forbereth

Bütün güçleriyle durmadan saldırarak

En sonunda Forbereth, “Beruleth!” dedi hışımla

Ve öne doğru saldırdı ışığın bütün nuruyla

 

470

Beruleth’in Ordenis’i tutan sağ elini kesiverdi

Kara Kral acı içinde uludu ve gerisingeri devrildi

Ve başından düşerek yuvarlandı Simlor

Beruleth Elibras’ı da düşürerek yerde debelendi

 

471

Forbereth, yerdeki Kara Lord’un tacı Simlor’u aldı

Aurin ve Tumman’ın şekil verilmiş haline baktı

Bir zamanlar Ay gibi gümüşi parlayan Tumman

Ve alev gibi kıpkızıl yanan Aurin sönmüş, kararmıştı

 

472

Ve sonra Forbereth kesik elin içinden aldı Ordenis’i

O anda Ak Ahali yere konup sardı çevresini

Sonra içlerinden Aroaqualime öne çıkıp

Boğazına dayadı kılıcını Beruleth’in

 

473

“Dur!” dedi Forbereth Aroaqualime’ye

“Onu esir alacağız! Böylelikle yanımızda duracak

Bir daha o şer topraklara gitmesini engelleyeceğiz!”

Fakat Aroaqualime bu sözlere kulak asmadı

 

474

Beruleth’in boğazını kesmeye yeltendi

Fakat Gök Lordu’nun dövdüğü çelik bile olsa

Hiçbir çelik kesemezdi Beruleth’in etini

Ne de Forbereth’e bir zarar gelebilirdi o kılıçtan

 

475

Beruleth iğrenç kahkahasıyla kanlarını dondurdu

Dedi ki “Ey Gök Çocuğu! O kılıç zarar veremez bana

Çentik bile atamazsın vücudumun hiçbir kısmına

Çünkü sığındığınız ışığın gücü işte bu kadar aciz!”

 

476

Forbereth Aroaqualime’ye geri çekilmesini emretti

O da çaresizlik ve korku içinde kılıcı elinden düşürdü

Tek Elli Beruleth baktı Forbereth’e yanan kara gözlerle

Forbereth de yürüdü üzerine Kara Kral’ın dikkatle

 

477

Forbereth, Gök Çocukları’na dedi ki:

“Bana öyle bir ip yapın ki, kimse çözemesin

Ne bir kılıç ne bir balta ne de hançer koparabilsin!

Ne de ateşle eriyip gitsin ne de Güneş yakabilsin!”

 

478

Böyle dedikten sonra yerden aldı Elibras’ı

Gök Çocukları Iraesta’ya gidip ipi yaparken

Forbereth, açıklığa uzunca bir odunu sivriltip

Güneş’in tam altına dikti bir kazık gibi

 

479

Başında bekledi Forbereth, Beruleth’in günlerce

Beruleth’in kopan eli ıstırap içindeyken

Defalarca yalvarsa da kardeşine ve dil dökse de

Hiç kulak asmadı Forbereth, durdu öylece

 

480

Sonunda Gök Halkı uzun bir ip yaptı lordlarına

Altın gibi parıldıyordu ve bir demir gibi sağlamdı

Mahir Hurrquarru yardım etmişti yapmalarına

Ve bu eşsiz ipe kultakosi adını verdiler

 

481

Bu iple bağlandı kazığa Beruleth

Güneş’in tam altına, açık alana

Ne bir el koparabilirdi bu ipi

Ne de bir hançer kesebilirdi

 

482

Böylelikle tutsak düştü Karanlık Lord

Forbereth, sürekli başında bekledi onu

Ve ne dediyse dinlemedi, kulak vermedi

Çünkü Beruleth’in işkencesi, yeni başlamıştı