Osmanlı Devleti 1299-1302 yıllarında kurulması ile tarih sahnesine girmiştir. Osmanlı'nın klasik dönem olarak adlandırılan yükselme döneminde medrese eksenli eğitim anlayışı hakim olmuştur. Bu medreselerde çeşitli alimler ve devlet adamları yetişmiştir.
Bu medresenin yanında Enderun, Sübyan okulları ve mahalle camilerinde verilen eğitim de mevcuttur. Bu eğitim ideolojisi ile dünyaya hakim olan Osmanlı Devleti, zaman geçtikçe Avrupa karşısında yenilgiler almaya başlamış ve zayıflayıp toprak kaybetmenin eşiğine gelmiştir. Bu kayıpları en az seviyeye indirebilmek için çeşitli atılımlar yapılmış, Avrupa’dan yetkin Askerler getirme yoluna gitmiştir. Bunun en büyük sebeplerinden biri ise hala kendisini Avrupa karşısında güçlü, fakat askeri yapısının yetersiz olarak görmesinden ibarettir. Bunun neticesi olarak zayıflamanın ilk zamanları sadece askeri alanda ıslahat, düzeltme yapmaya çalışılmıştır. Islahat diyoruz çünkü yeni bir ürün ortaya koymak, yenileşmek Osmanlı uleması tarafından her zaman din dışı, gavurlaşmak algısı haline gelmiş, bu da Avrupa’nın yüzlerce yıl arkasından gelmemize sebep olmuştur.
İkinci Osman ile başlayan bu süreçte, dönemin önemli askeri kanadı olan yeniçerileri kapatma girişimi ile engeller çıkartılmış ve alay edercesine Osmanlı sultanını eşeğe ters bindirip hapse kapatan zihniyet de aynı düşünceden besleniyordu. Devletin asıl problemi olan bu zihniyet sıkıntısı ise devlete çok ağır bedeller ödetecekti. Zamanla çıkan isyanlar, oluşan beşik ulemalığı ve birçok geri düşünce ve hareketlenmeler bunun tezahürüdür.
Bunların iyileştirilme çalışmaları yapılmaya çalışılmış ve birçok adımlar atılmıştır. Asıl modernleşme hareketi olan Tanzimat ile beraber önceki zihin yapısı giderilmeye çalışılsa da çabalar sınırlı kalmıştır. Ancak bu dönemde yapılan atılımlar ve okullaşma çabalarının 2. Abdülhamit dönemine ve cumhuriyete büyük katkısı olduğu yadsınamaz.
Okullaşma çalışmaları ile eksiklik giderilmeye çalışılsa da başarısız olunduğu anlatılmaya çalışılmıştı. Sübyan okullarının ilkokul düzeyine getirilip ortaokulun ihtiyacı, onun açılışı ile de lisenin ihtiyacı hasıl olunmuştu. Bunlar açılırken de Osmanlı'nın eski dini eğitim anlayışı devam etmiş, programlar pratiğe dönmemişti.
umutulas
2021-07-24T17:36:26+03:00Osmanlı'da eğitim, devletin bürokrat ihtiyacını gidermek üzere gerçekleşiyor. Örneğin Selanik kentini ele geçirirseniz, burada görevlendirmek üzere kadılara, muhtesiplere, şehreminlerine, bac ve gümrük eminlerine vb ihtiyaç duyarsınız. İşte eğitim kurumları, bu ele geçirilen yeni yerlerdeki ihtiyacı gidermiştir. Bunun haricinde halk eğitimi diye bir kavram o vakitler hiç bir ülkede yok. Ancak sanayileşme ile birlikte makinalaşmanın artması, bu makinaları kullanacak işçilerin asgari şekilde eğitilmesini zorunlu kılınca halk eğitimi kavramı da gündeme gelmiştir. Osmanlı'da eğitimin geri kalmasının sebebi de esasen devletin kendisinin ve onun örgütlenme biçiminin geri kalmasıyla ilgili. Yani kapitalizme eklemlenme biçimi ve gelişmiş devletlerin Osmanlıya biçtikleri rol, eğitimin niteliği ve yaygınlığını da belirlemiştir.