Anlattım çocuk, durduk yere mi sustuk sanıyorsun? 

Dilin kemiği olsa çoktan kırılırdı, gönlün yoktu da ne oldu? 


Yıldız saymayı bırakmaktı ilk vazgeçişim, 

Sonra önünü ardını kesemedim. Başla, vazgeç, yeniden başla 

Tercihlerim mevsimler gibi durmadan değişti. 

İlk orta derken yeter geliştiğim, 

Liseyi terk ettim derken, üniversiteye yerleştim. 

Yerleşip kaldım çocuk, çıkacağım da yok hani 

Batacağım da yok, her açıdan yani 


Tanrıyla aramı bozalı çok oldu çocuk 

Başıma neden kötü şeyler geliyor diye düşünürken 

Nerede düzen derken bankların üstünde 

-Okumadan Das Capital'i- 

Her materyalist genç gibi Marksist takılırken. 

Rüyamda ak sakallı bir kovboy gördüm sonra 

Atına binip gittim sahip olma duygusuna. 


Mülk arzusuyla aidiyetin özünü yitirirsin çocuk. 

İnsanlar nesnelerden ibaret gelir, 

Günün birinde senin de piyasadaki değerin belirlenir, 

En büyük aşklar, başarısız tüccarların arasındaki bir ticarettir. 


Günün birinde dışa yönelimim etkisini yitirdi çocuk. 

Kendime yöneldim yalanlarını peş peşe dizmeyeceğim, kendimi tanıyamadım. 

Mağara gölgelerinden alegoriler üretmekten başka işi olmayanları sevemedim. 

Hayat, yağmur kokusu romantizminden fazlasıdır diye düşündüm, 

Şarabı koklayarak içenlerden ve köpüklü bira sevenlerden olamadım. 


Bilemiyorum çocuk, gelinen şu noktada beklentim yok. 

Kafam karışacak kadar çözülmedi asla 

Yaşamımı kronolojik olarak hatırladığımda, 

Refleksif olarak, aklımı ******* diyorum aslında, bunu yazarken de....